GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN LİDERLİĞİNDE CANIYLA, KANIYLA İLAN ETTİĞİMİZ CUMHURİYETİMİZİN 100. GURURLU KURULUŞ YILINDA SPORTİF ANLAMDA VE PEK ÇOK ANLAMDA BU ÜLKENİN, BU TOPRAKLARIN AYDINLIK YÜZÜ FENERBAHÇE, HER ALANDA LİDER VE HEP ÖNDE OLMALI
“Hepimize sabrınız için teşekkür ediyorum. Heyete ve kurullarımıza da çok teşekkür ederim. 9 Nisan 2020 tarihinde camiamıza bana göre çok yakışan bir şekilde bir seçim süreci yaşadık. Son dakikasına kadar her anlamda bence Fenerbahçe’nin gurur duyacağı bir seçim oldu ve Sayın Uğur Dündar, heyetiyle beraber Yüksek Divan Kurulu Başkanımız oldu, onları huzurlarınızda bir kez daha kutlamak istiyorum. O günden bu yana yaptığımız muhtelif görüşmelerde de görüyorum ki Cumhuriyetimizin 100. yılına Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulumuzdaki çalışmalarıyla daha da kuvvetli gireceğiz. Birbirimize rol biçeceğiz, yük paylaşacağız bunu hissediyorum. Yüksek Divan Kurulu toplantılarında da yeni bir enerji, taze bir kan, farklı bir bakış açısı gerekiyordu. İnşallah sizinle ve ekibinizle camiamıza fayda sağlayan, katma değer sağlayan çalışmalar yaparız. Zaman zaman sıkışık konularda da Uğur Bey’in şu ana kadar sergilemiş olduğu hassasiyet için de özellikle ben şahsım ve yönetim kurulum adına teşekkür etmek istiyorum. 100. yılımıza giriyoruz. Büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde canıyla, kanıyla ilan ettiğimiz Cumhuriyetimizin 100. gururlu kuruluş yılında sportif anlamda ve pek çok anlamda bu ülkenin, bu toprakların aydınlık yüzü Fenerbahçe, her alanda lider ve hep önde olmalı. Bunun için de camia olarak hepimiz sıkı sıkı birbirimize kenetlenmeliyiz, yekvücut, tek vücut, ‘hepimiz birimiz birimiz hepimiz’ mantığıyla bu 100. yılı ki ben bunu 1,5 sene olarak görüyorum. 100.yıl temalı formalarımız sezon sonuna kadar devam edeceği için bu süreçteki bütün müsabakalarda, bütün çabalarda, her yerde, her mücadelede hep beraber olmayı, sizin desteğinize, güveninize başta biz olmak üzere ama özellikle sporcularımızın her zamankinden çok ihtiyacı vardır, olacaktır. Çünkü bu güzel ülkenin kurtuluşunda ve kuruluşunda bir spor kulübü olarak Fenerbahçe Spor Kulübü’nün aldığı sorumluluk, gösterdiği liderlik, şehidiyle, gazisiyle ve Mustafa Kemal Atatürk’ün saygısını hak etmesiyle bize yakışacaktır.
‘BİR ESER BIRAKACAĞIZ’ DEDİK VE O RÜYA GERÇEKLEŞMEK ÜZERE
Şimdi güzel bir haberle devam edelim. Fenerbahçemiz, evet çok büyük kulüp, şanlı kulüp, Jorge Jesus tesislerimizi ziyaret etti ve çok etkilendi. A Takım tesislerimiz de çok iyi. Ama baktığınız zaman hem futbol, bütün altyapı takımlarımız hem de Dereağzı’na sıkışmış; erkek basketbol ve kadın basketbol takımları dışındaki diğer bütün operasyonlarımız çok dar, klostrofobik, biraz da eskimiş imkanlarla faaliyetlerini sürdürmektedir. En büyük hayalim, seçilmeden önce de söylemiştim; buraya örnek olabilecek bir Futbol Akademisi bırakarak, tüm futbol faaliyetlerimizi en küçük yaştan kadın futbolumuz da dahil A Takıma kadar aynı yerde faaliyet gösterecekleri bir tesis hatta sportif anlamda bir eser yaratmak istediğimi sizlere ifade etmiştim. ‘Başka hiçbir tesisleşmemiz olmayacak’ demiştim. Arazi al, belki ileride arazi çok fayda sağlayabilir ama ne yazık ki öyle imkanlarımız olmadığı ve borçla da arazi alamayacağımıza göre bir eser bırakacağız dedik. O rüya gerçekleşmek üzere, bu rüya inşallah gerçekleştiği takdirde ilk hedef futbolu taşımak, ikinci hedef ise kademe kademe Dereağzı’nı uzun süreli garantileyip, oradaki bütün operasyonlarımızı yeniden inşa etmek, modernize etmek, oradaki yatak sayısını artırmak yani tam anlamıyla bir kampüs haline getirmek. Birinci aşamanın gerçekleşmesine çok yakınız. Burası 30 yıl süreyle kulübümüze tahsisi gerçekleşti. Buradaki teşekkürlerimi temmuz ayındaki Yüksek Divan Kurulu toplantımızda sunacağım ama devletimizin başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere ilgili tüm birimlerine; Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Murat Kurum’a, Milli Savunma Bakanımız Sayın Hulusi Akar’a bu rüyanın gerçekleşmesi için ihtiyaç duyulan araziyi tahsis ettikleri için teşekkür ediyorum. Ama şu sözü de verebilirim: Onlar bundan belki de 5 sene sonra dönüp bakacaklar ve diyecekler ki ‘işte, Fenerbahçe’nin bu eseri bizim sayemizde oldu, çorbada bizim de tuzumuz var’. Çünkü bu eser aynı Stadımızda olduğu gibi Şükrü Saracoğlu Stadı nasıl ki Türkiye’ye emsal teşkil ettiyse, o zamanın kıt şartlarıyla, zor imkanlarla, enflasyonun çok yüksek, ekonominin önünü göremediği dönemde Sayın Aziz Yıldırım’ın liderliğinde bütün Fenerbahçe camiasının emeğiyle, teriyle, maddi imkanlarıyla hiç kimseden destek alınmadan yapılmış stadımız, nasıl bugün Türkiye’deki bütün statlaşmaya örnek olduysa göreceksiniz bizim akademimiz de diğer tüm kulüplere örnek olacak. Zira Türk futbolunun artık kurtuluş formüllerinden bir tanesi, ana kolonlarından biri öz kaynaktan sporcu yetiştirmektir. İnşallah bunu, bu ekonomik sıkıntılarda, bu ekonomik ortamda, bu futbol ikliminde biz gerçekleştirebilir ve sizlerin, hepinizin gurur duyabileceği bir eseri camiamıza kazandırabiliriz.
BAŞKANIMIZIN BU BÖLÜMDEKİ KONUŞMASININ ARDINDAN KULÜBÜMÜZE TAHSİS EDİLEN ARAZİ İLE İLGİLİ TANITICI VİDEO SALONDAKİ GENEL KURUL ÜYELERİYLE PAYLAŞILDI:
Başkanımız Ali Y. Koç, sözlerine şöyle devam etti:
İnşallah bu eseri Cumhuriyetimizin 100. yılı bitmeden tamamlayacağız ve kullanıma sokup diğer projelerimiz için süreçleri başlatacağız.
BUGÜN KULÜBÜMÜZ, AVUKATLARI TARAFINDAN SONRADAN İDARİ DAVA AÇMA HAKKI SAKLI KALMAK KAYDIYLA SÖZ KONUSU ZARARLARIN KARŞILANMASI TALEBİYLE 659 SAYILI KHK KAPSAMINDA İLGİLİ BAKANLIKLAR NEZDİNDE SULH BAŞVURULARINDA BULUNULMUŞTUR
“Şimdi hesap vakti! Hesap vakti nedir? Hesap vakti, Silivri’de son duruşmadan sonra basın mensuplarımıza verdiğimiz demeçlerimizin içinde artık Fenerbahçe’nin tüm 3 Temmuz’la ilgili duruşmalarının sonuçlandığını ve Fenerbahçe Spor Kulübü’nün hesap sorma vaktinin geldiği açıklamalarından istinaden bir sürece başladık. 3 Temmuz 2011’de organize edilen şike operasyonu kılıfında Fenerbahçe’yi ele geçirme hamlesi, aralık ayında verilen Yargıtay kararıyla bildiğiniz gibi son buldu. Fenerbahçe’nin her anlamda haklılığı resmiyete kavuştu ama asıl mücadele, asıl savaş bu noktada başlıyor. Kulübümüz tarafından masumiyet karinesi hiçe sayılarak, adil yargılamak hakkı hiçe sayılarak, Fenerbahçe’ye karşı yükümlülüklerini ihlal ettiğinden bahisle Türkiye Futbol Federasyonu’na bildiğiniz davalar açılmıştır. Ne enteresandır ki davanın yargılanması devam ederken TFF avukatları tek muhtemeldir ki biraz önce üyemiz tarafından da bahsedildiği gibi davayı üst inceleme bırakmak amacıyla reddi hakim talebinde bulunmuşlardır. Bu talep yetkili merci tarafından reddedilmiş, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından bu ret kararı İstinaf Mahkemesi’ne taşınmıştır. İstinaf Mahkemesi hızlı bir kararla reddetmiştir ve hakim davayı görmeye devam edecektir. Mahkeme tarihi; 22 Eylül 2022’dir. Hepimizin odağı burada olmalıdır, hatırlatırım. Ayrıca 3 Temmuz sürecinde Şampiyonlar Ligi’ne katılımımızın Türkiye Futbol Federasyonu tarafından hukuksuz şekilde engellenmesi, Fenerbahçemize kurulan kumpası organize edenlerin o dönemde Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı personeli oldukları tescillenen FETÖ mensubu polis, savcı ve hakimler olması noktalarında Adalet Bakanlığımız ve İçişleri Bakanlığımız nezdinde adımlar atılmıştır. Kumpas nedeniyle Fenerbahçe, UEFA nezdinde de büyük itibar kaybına uğramıştır. UEFA tarafından verilen karar sonucunda hak kazanılmasına rağmen 2014-2015 sonunda da UEFA Şampiyonlar Ligi’ne katılım sağlanamamıştır. Yani 2 yıl UEFA’ya gitmemiz engellenmiştir. Her iki sezonda da uğranılan tüm zararların çalışanlarının işlemiş olduğu ağır hizmet kusuru nedeniyle TFF kadar Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafında bir sorumluluğun, bir bedelin olması gerektiği açıktır. Bu doğrultuda bugün Kulübümüz, avukatları tarafından sonradan idari dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla söz konusu zararların karşılanması talebiyle 659 sayılı KHK kapsamında ilgili bakanlıklar nezdinde sulh başvurularında bulunulmuştur. Bu başvurunun amacı devletimize sesimizi duyurmak ve devletimize karşı dava açmaksızın FETÖ terör örgütüne karşı dimdik duran Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü olan Fenerbahçe’nin itibarının iade edilmesi ve zararlarının karşılanmasıdır. Bu süreçte hukuk ekibimiz tarafından sıkı şekilde takip edilmekte olup, haklı mücadelemizin sonuna kadar arkasında olacağımızı herkesin bilmesini ve bu süreçte tam destek olmanızı önemle sizlerden rica ederiz.
Son olarak 30 Nisan 2022 tarihinde Trabzonspor Kulübü’nün sahasında oynanan Süper Lig müsabakasında suça konu eylem teşkil eden ve Trabzonspor tribünlerinde açılan paçavra pankart nedeniyle Kulübümüz tarafından suç duyurusunda bulunulmuştur.
Bu suç duyurusu sadece Kulübümüzle sınırlı kalmamış, Türkiye’nin dört bir yanından 97 Fenerbahçe derneği ve bireysel taraftarlarımız tarafından da başvurular yapılmıştır. Onlara bir kez daha teşekkür ediyorum ve bütün bu işin organizasyonunu yapan HUFEDER Derneğine de ayrı bir parantez açarak teşekkür etmek istiyorum. Talep gelsin gelmesin her daim Kulübümüzün yanındalar ve ellerinden gelen desteği vermektedirler.
DÜNYANIN EN İYİ 10 ANTRENÖRÜNDEN BİRİ OLARAK BİRKAÇ KEZ SEÇİLMEK KOLAY DEĞİLDİR
Dün hocamızı açıkladık. Bugün bence bize yakışır şekilde İsmail Hocamızla geçici olacağını düşündüğüm vedalaşmamızı yaptık. 33 yıllık kariyerinde 15 takım çalıştıran, çıktığı 834 maçta 2.04 puan ortalamasıyla birkaç kez dünyanın en iyi 10 antrenöründen biri olarak gösterilen, 19 kupa kazanmış ve adını son yıllarda futbol tarihine yazdırmış dünyaca ünlü teknik adam Jorge Jesus’u takımımızın başına getirdik. Biliyorum, hangi yolda tercih yapsak bizim için kazan-kazan olmayacak. Taraftarlarımızın bir nebze durum değerlendirmesi yapmakta geçmişe nazaran zayıfladığını düşünüyorum. Zira Allah korusun iki maç kötü giderse ‘Çok iyi işleyen bir sistem vardı, İsmail Hocayı niye bıraktınız?’ olacak. İsmail Hocayı getirseydik 2 maç kötü gitse ‘A Plus hoca sözünüz vardı, o sözünüzü tutmadınız, İsmail Hocayı getirdiniz’ diye bize yükleneceklerdi. Sonuçta her maçınızı kazanamayacağınıza göre bir şekilde bize yüklenilecek. Dün basın toplantısında ifade etmedim, 3 sezon gönlümün bir yerinde –A Plus hoca demiyorum- bu çılgın hocayı getirme hayalleri vardı. Ama gerçekleştirmekten çok uzak olduğu için bir şekilde dillendirilmedi. Geldiğimiz nokta itibarıyla biz onu sevdik, o bizi sevdi. Kolay adam mı? Değil. Dünyanın en iyi 10 antrenöründen biri olarak birkaç kez seçilmek kolay değildir. İmkanlarımız çerçevesinde gücümüzün yettiğinin en iyisini getirdiğimizi, düşünüyorum. İnşallah hocamızın buraya gelmesinin mutluluğu ligler başladığında sonuçlar alındığı zaman daha gerçekçi, daha pekişmiş olur.
İNANIYORUM Kİ FENERBAHÇE ŞU ŞANSSIZ GİDİŞATI KIRDIĞI ZAMAN KUPALAR ARKA ARKAYA GELECEKTİR
Ağzınızla kuş tutsanız, en kadar iyi iş yaparsanız yapın, ne kadar kaynak yaratırsanız yaratın, diğer branşlarda ne kazanırsanız kazanın o top 3 direğin arasında çizgiden geçmediği zaman hiçbir şeyin kıymeti harbiyesi kalmıyor. Bana göre atabileceğimiz en büyük kurşunu attık. İnşallah beklentilerimizin çoğu gerçekleşir ve bu güzel ülkenin 100. yılında biz şampiyon oluruz. İnanıyorum ki Fenerbahçe şu şanssız gidişatı kırdığı zaman kupalar arka arkaya gelecektir. Son 8 senedir 4 takım şampiyon olmuştur, her sezonun başında Fenerbahçe şampiyon ilan edilmektedir ama Fenerbahçe’nin telafisi mümkün olmayacak derece hakkı yenen başka bir takım da yoktur. Ne hikmetse hep bize rastlıyor bu işin olumsuz tarafı. Tribünlere taraftarlarımızı rica ediyorum. Sonuna kadar hep destek, tam destek. Bu desteğe sporcularımızın hiç olmadığı kadar ihtiyacı var. Benimle bir sorununuz varsa maç öncesi veya maç sonrası… Maç oynanırken değil. Salonda maçlar oynanırken değil. Sizden bunu özellikle rica ediyorum. Ne oluyor biliyor musunuz? Topu alan oyuncu bir an evvel topu ayağından çıkarmak istiyor ve en güvenli pası veriyor, hata yapmayayım diye korkuyor. Top almak istemiyor, oyuncular. Top almak istememek ne demek biliyor musunuz? Ayağında top olanın pas verecek alternatiflerinin yok olması demek. Oyuncular insan ve bundan etkilenmemek mümkün değil.
SİZLERDEN RİCA EDİYORUM; ARTIK KENETLENME, FENERBAHÇE’YE DESTEK OLMA VAKTİ
Benim pes etmem için çok çaba sarf edildi, çok uğraşıldı, iyi bir mesai harcandı; hem içeriden hem dışarıdan. Dışarısı için bir şey söyleyemem ama içerideki arkadaşlara söylüyorum. Müsaade edin tek vücut olalım, aynı hedefe odaklanalım, aynı şarkıyı söyleyelim. Uğraştınız, olmadı. Kolay kolay pes etmeyeceğimi şu an anlamışsınızdır diye düşünüyorum. Ucuz belden aşağı vurmalar veya benimle olan derdinizden dolayı camiamızın, Kulübümüzün yeri geldiği zaman bazı sporcularımızın etrafında yarattığınız soru işaretleri, spekülasyonlar en çok Fenerbahçe’ye zarar veriyor. Ben üzülürüm, ben de insanım. Kahrolurum belki, uykum kaçar ama sonuçta zarar gören Fenerbahçe, ben değilim. Sizlerden rica ediyorum; artık kenetlenme, Fenerbahçe’ye destek olma vakti. Ve dışarıdaki biraz sonra paylaşacağım bazı konularda Türk futbol ikliminde oluşturulmaya çalışılan bu ilginç havanın kolay kolay olamayacağını ve görürsünüz yeri geldiği zaman Beşiktaş ve Galatasaray taraftarları da bu konuda bize hak verecekler ve bu işin parçası olacaklardır. Buna hep beraber dur diyelim.
BU SEÇİM TÜRK FUTBOLUNUN EN ÖNEMLİ DÖNÜM NOKTALARINDAN BİRİDİR
Önümüzde Türkiye Futbol Federasyonu seçimleri var. Dün bir toplantı oldu. Bu toplantıya bildiğiniz gibi Kulüpler Birliğinde Genel Kurul yapılana kadar biz katılmıyoruz. Katılmamız çok faydalı olurdu ama katılmıyoruz. 2 adaydan bahsediliyordu ama 1 aday çıktı. Herhalde tarihin en kötü, en ilginç, en garip, en tutarsız ve verdiği kararlarla futbolun gidişatına, menfaatine bana göre en uzak, kullanılmaya en elverişli bir federasyonla buraya kadar geldik. Demin de ifade ettiğim gibi ne harcama limitleri belli ne oyuncu sayısı belli ne de kadın futbol ne zaman başlayacak belli. 3 senedir istediğimiz B Takımlar ligi de belli değil. Önümüzü göremiyoruz. Ve yeni bir seçim oluyor. Bu seçim Türk futbolunun en önemli dönüm noktalarından biridir. Siz şöyle diyebilirsiniz, ‘Kim gelecekse ne olacak 1 sene için geliyor’. 1 sene az bir süre değil. Bu kadar çok sorunumuz, yığınla problemimiz, kronikleşmiş sıkıntılarımız var ki, bu gidişat gidişat değil. Ben beterin beteri vardır konumuna gelmekten korkuyorum. İsyan ettiğim tablo şudur; tüm kulüplere de sesleniyorum: Futbolla alakası olmayan, iş dünyasının bir mensubunun futbol dünyasıyla alakalı olan insanlara da hiç danışmadan veya birkaçına danışarak Sayın Cumhurbaşkanımıza bir isim götürerek ‘Bu kişi Türkiye Futbol Federasyonu başkanı olursa iyi olur.’ denmesini ve gidişatın ‘Beyefendi istiyor, Sayın Cumhurbaşkanımız böyle istiyor.’ Lafları altında geliştirilerek bizlere sunulması Fenerbahçe Spor Kulübü olarak kabul edebileceğimiz bir durum değildir. Süreç yönetimi olarak söylüyorum. Ne tesadüftür ki aynı kişi bir evvelki Türkiye Futbol Federasyonu yönetiminin oluşumunda ve kurgulanmasında da rol alan kişidir. Hatırlayacağınız gibi çıktığım televizyon programında bundan sonra TFF başkanı olacak kişinin yumuşak karınlarının olamaması gerektiğini, futbolun sorunları için dik durabilecek konumda olması gerektiğini paylaşmıştım.
TFF BAŞKANLIĞI İÇİN YENİ ADAY BULUNMASI ŞARTTIR
Yumuşak karnının ne demek olduğunu birkaç örnek vererek ifade etmiştim. Burada kelimelerimi çok dikkatli seçmem lazım. Argüman aslında nereye gittiğini biliyorsunuz, argümanın. Devletimiz kamuya personel alırken o kadar ince, detaylı sorgulamalar yapıyor ki, bir daha bu söz konusu terör örgütüne mensup kimsenin devlet personeli yani memur olmaması için müthiş bir filtreden geçiriyor. Kamu personellerini. Başka bir örnek. İkinci el bir telefon alan kişinin telefonunda yakından uzaktan hiçbir alakası olmamasına rağmen bylock çıktığı için o kişinin çok büyük sıkıntılar yaşadığını bildiğimiz pek çok örnek var. TFF bana göre kamu değil belki özerk ama aynı hassasiyet aynı incelikle yönetim kurulundan personeline kadar aynı şekilde ayı anlayışla belirlenmeli. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak biz bunu gündeme getirmek zorundayız. Niye? Çünkü Fenerbahçe Spor Kulübü bu örgütün saldırılarına uğradı. Bize kumpas yapıldı. 10 yıl sonra hala bunu konuşuyoruz. İtibarımız yerle bir oldu. Piyasa değerimiz yerle bir oldu. Ondan sonra kazandığımız kupa sayısı belli. Belimizi büktüler. Yeni yeni doğrulmaya çalışıyoruz. Masum insanları bir sene hapse tıktılar. Ve bana sorarsanız Türk futbolunun içinde bu örgütün unsurları halen devam etmektedir. Şu an bir kişi adaydır, resmi olarak. Benim sevdiğim, saydığım dost olarak bildiğim bir kişidir. Ve burada sizinle paylaşacaklarımı kendisiyle daha detaylı paylaştım. Arkadan falan konuşma yok. Fenerbahçe’nin hem bu konudaki hassasiyetini hem federasyonun Türk futbolunun Trabzonlaştırma veya bir şehir takımın etrafında yapılanması ile ilgili duyduğumuz rahatsızlığı hepiniz biliyorsunuz. TFF Başkanı olacak kişinin ailesinde birinci derece kan bağı kimsenin, hatta ailesinde hiçbir kimsenin birinci kan bağı değil, bu yapıyla dün bugün ve yarın hiçbir ilişkisi olmamalıdır. Ve ne yazık ki ilerleyen günlerde tek tek ifade etmek zorunda kalacağım şekilde ki ben bunu yapmak istemiyorum. Ama yapmak zorunda isem de yapacağım. Yeni bir aday bulunması ivedilikle şarttır. Hiçbir şüpheye şaibeye meal vermemek için. Ben de olan mevcut bilgiler çerçevesinde Sayın adayın aday olması demin ifade ettiğim gibi, işte telefon almış ikinci elde alakası bylock çıkmış veya söz konusu bankada az parası olduğu için soruşturmaya tabii tutulmuş vs. insanların hakkını yemektir.
Lütfen Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum. Çünkü sizin isminiz kullanılarak bazı şeyler oluşturuluyor. Lütfen bu hatadan dönelim. Söz konusu adayla şahsen benim hiçbir sıkıntım yok. Hatta dostumdur. Ama elimdeki bilgiler çerçevesinde onda yumuşak karın oluşturabilecek durum söz konusudur. Bundan daha fazla ileri gitmek istemiyorum. Bütün Fenerbahçelileri bu konuyu yakından takip etmesini rica ediyorum. Tüm üyelerimize güzel bir yaz dönemi diliyorum. Esirgemediğiniz desteklerinin için teşekkür ediyorum. Elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı bilmenizi istiyorum.
Başkanımız Ali Y. Koç, Kulübümüzün Olağan Mali Genel Kurul Toplantısında Kongre Üyelerimizin ortaya koyduğu görüşleri değerlendirip cevaplar da verdi:
Söyleyeceğim çok şey var. Neresinden başlayayım… Bazen konuşmada insanlar söylemek istemediği ama söylenmesi gerekenleri söylüyor. Sonra sizler hep ‘arkanızdayız, öyleyiz, böyleyiz’ diyorsunuz. Biz, yönetim olarak hiçbir zaman arkamızda olduğunuzu hissetmiyoruz. ‘Sevgi Eylem Gerektirir’ ise ben ve yöneticilerim burada, Türk futbolu içinde yaşananlarla, içinde bulunduğumuz futbol iklimi ve bir şehrin odağında dönen futbol yapılanmasıyla ilgili bu kadar haykırırken, kendini ’25 milyon’ diye addeden Fenerbahçe camiasının neredeyse kılını kıpırdatmaması… ondan sonra diğer rakiplerimize malzeme vermektedir.
115 YILLIK BİR CAMİAYSAK, 25 MİLYONLUK BİR TARAFTAR TOPLULUĞUNA HİTAP ETTİĞİMİZE İNANIYORSAK O ŞEKİLDE REFLEKSLERİMİZİ GÖSTERMEMİZ LAZIM
Ben, basit şeyler söylüyorum, bunların cevabını istiyorum. Yok, efendim başarısızlıklarını örtmeye çalışıyor, şöyle yapmaya çalışıyor, böyle yapmaya çalışıyor… Bakın gidişat iyi değil. Kamu kurumlarını onlarca yıl sabırla bekleyen, devleti ele geçirmek için hamleler yapan, son yıllarda hızı artan bir olguyla acı bir şekilde önce biz sonra devlet olarak karşılaştık. Sizler, içinde bulunduğumuz durumun ciddiyetinin, öneminin ve hassasiyetinin farkında olmazsanız Yönetim Kurulu bir yere kadar mücadele verir. 115 yıllık bir camiaysak, 25 milyonluk bir taraftar topluluğuna hitap ettiğimize inanıyorsak o şekilde reflekslerimizi göstermemiz lazım.
ÇOK BURUK, DUYGUSAL BİR VEDA OLDU
İsmail hocamızı uğurladık. Çok buruk, duygusal bir veda oldu. Zor kararlar almak zorundaydık. Hakkımızı helal ediyoruz, inşallah o da bize hakkını helal eder. Bizi kırmayıp geldiği için de bir kez daha ona teşekkür ediyorum. Size de muazzam sıcak, samimi, kalbinizden gelen şekilde törene katıldığınız ve alkışladığınız için teşekkür ediyorum.
İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ EKONOMİK KOŞULLARI GÖRMEDEN FENERBAHÇE’Yİ BUGÜNKÜ FİNANSAL AÇIDAN YARGILADIĞINIZ ZAMAN YAPILAN İYİ NİYETLİ ÇABALARI, MÜCADELEYİ GÖZ ARDI ETTİĞİNİZ ZAMAN BİZİM SİZLERE SÖYLEYECEK BİRKAÇ SÖZÜMÜZ VARDIR
İçinde bulunduğumuz finansal şartları en şeffaf şekliyle sizlere anlatmaya çalıştık. Erol Bey’e de teşekkür ediyorum. Bazı üyelerimiz sağ olsun –doğru, yanlış önemli değil- mesai harcayıp, buraya çıkarak konuşmalar yaptılar. Onlara da teşekkür ediyorum. Yalnız genç bir üyemizin de ifade ettiği gibi içinde bulunduğumuz ekonomik koşulları görmeden, anlamadan Fenerbahçe’yi bugünkü finansal açıdan yargıladığınız zaman yapılan iyi niyetli çabaları, fevkalade zor bir dönemde gemiyi yüzdürmek için yapılan mücadeleyi göz ardı ettiğiniz zaman o zaman da bizim sizlere söyleyecek birkaç sözümüz vardır.
BİZİM HER TÜRLÜ GÖRÜŞE, HER TÜRLÜ ELEŞTİRİYE SAYGIMIZ SONSUZDUR
İki numaralı arkadaşa gerekli cevabı Erol Bey verdi. Bence konuşmaların içeriği bu yönde olmalıdır. Bu yönde derken yanlış, bilerek veya bilmeyerek, bilgisizce demek istemiyorum. Bir şekilde uğraşmış, bakmış eski sunumlara, bilançolara, geçmiş rakamlara… Kendine göre bir tez ortaya koymuş. Bana göre tez yanlış ama iyi niyetli olduğunu düşünerek söylüyorum, bir tez ortaya koymuş. Bir tez ortaya koymuş fakat her şeyimizi sorgulayın, her türlü başarısızlığımıza istediğinizi söyleyin ama finansal konularda ben ve arkadaşlarımın çabasına, mücadelesine ve iyi niyetine laf ederseniz o zaman birbirimizle ters düşeriz. Bizim her türlü görüşe, her türlü eleştiriye saygımız sonsuzdur. Ama burada yapılanları, bu şekilde hafife alıp ‘biz geldiğimizde kulübün borçlarını karşılayacak bir denge içindeymiş’ o hangi denge? İsterseniz söz alın ve bir daha çıkın buraya. Hangi denge, hangi rakamlara göre olan denge? Dünyanın neresinde 90 Milyon dolar 10 yıllık stat anlaşması bir yılda harcanmış? Dünyanın hangi kulübünde böyle bir şey var? Gayrimenkuller mi bizde dengede? Şu an neredeyse birkaçı hariç çoğunun hiçbir ekonomik değeri olmayıp, borçla harçla alınıp, yıllardır halen faizi işleyen araziler sayesinde mi dengedeyiz? Neyin dengesi kardeşim? En yüksek malları satan Fenerium. En yüksek, en pahalı(!) Karşılaştırdın mı? Biliyor musunuz ki üreticimiz Puma ile sadece bu sezon için 3 toplantı yaptık; ‘bizim formalarımız, diğer takımların formalarına göre çok ama çok ucuz kaldı’ diye. Yok, efendim ‘başka mallar da var’, evet başka mallar da satılıyor. Gelirim %80’nine yakını formadan geliyor. Bir de överken dövüyorsunuz; ‘yüksek pahalı olmasına rağmen Fenerium’da bir şeyler var’.
NE MANİDAR BİLİYOR MUSUNUZ? SAYIN AZİZ YILDIRIM VE EKİBİNİN, ‘ÜNİVERSİTE KURACAĞIM’ DİYE YOLA ÇIKIP ‘BEN 80 TANE İŞ ADAMINA MEKTUP YAZDIM, YAZIKLAR OLSUN BİR KİŞİ YARDIM ETMEDİ’ DİYEREK ‘BİZ BUNU KARŞILAYACAĞIZ’ DEYİP 1 KURUŞ PARA AYIRMAMASI! 1 KURUŞ!
Fenerbahçe Koleji devredilemezmiş. Niye devredilemez kardeşim? Hangi kulüp eğitimde? Siz şartları biliyor musunuz da, devredilemezmiş. Adamın biri pankart açıyor okulun önünde, orada oturuyormuş bir veli; ‘Fenerbahçe Koleji devredilemez’. Adamın 45 bin lira borcu, o sezon kaydını bile yapılmaması lazım. Kıdemleriyle birlikte okulun bize 15 milyon TL yükünün olduğunu biliyor musunuz? Dünyanın neresinde ticari bir müessese olan bir kurum 15 sene kâr yapmayıp, hayatına devam edebilir. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ana işi spor olan ve özellikle futbolda başarı beklenen bu kulüp, nasıl koleji devam ettirecek? Bizim yaptığımız iş birliğimiz kolejin kalitesini artırmaktır. Belki isim şöyle olurdu, böyle olurdu, onları tartışabiliriz. Her sene 5 Milyon lira zararımız var. Bu anlaşma olsaydı bize yıllık 15 Milyon lira etki yapacaktı ve bütün kıdem tazminatları alınacaktı, çocukları okula kaydolan bütün veliler mezun olana kadar mevcut indirimlerinden alacaklardı, devam edeceklerdi. Şimdi bunların hepsi değişecek, çünkü orada o kadar çok haksız indirim verilmiş insan var ki… Yok o bey verdi, yok bu bey verdi, %40’lara varan indirimler… Bir kişi liste fiyatından okumuyor okulda, biliyor musunuz? Bir kişi! 3 talebeden biri bedavaya okuyor, bilabedel. Müthiş bir okul olursunuz, sahiplerinizin maddi gücü olur, 3’te 1’ine akademik burs verirsiniz, Türkiye’nin en iyi akademi okullarından biri olursunuz… Neredeyse onların, o indirimlerin hiçbiri akademik burs değil. Yok, o onu biliyormuş, yok bunu tanıyormuş… Bu bizim yapabileceğimiz bir iş değil. Hem de bir arkadaş söylüyor, Sayın Aziz Yıldırım’ın alacağı tazminatları Fenerbahçe Eğitim Kurumları’na devredeceğini söylediği günün ertesinde yapmak da manidarmış. Ne manidar biliyor musunuz? Sayın Aziz Yıldırım ve ekibinin, ‘Üniversite kuracağım’ diye yola çıkıp ‘Ben 80 tane iş adamına mektup yazdım, yazıklar olsun bir kişi yardım etmedi’ diyerek ‘biz bunu karşılayacağız’ deyip 1 kuruş para ayırmaması! 1 kuruş! Hangisi daha manidar?
BENİM KULÜPTEN BİR KURUŞ ALACAĞIM YOKTUR!
Birkaç üyemiz ‘Başkanın borcu, alacağı ne olacak?’ diyor. Bu beni çok kırıyor, yoruyor. 4 senedir bir kez dahi benim ağzımdan ‘şöyle yaptık, böyle yaptık, bu kadar kaynak yarattık, şahsım cebimden şöyle yaptı’ lafını duymadınız, duymayacaksınız da… Tamam mı? Ve sizlerden biraz sonra söyleyeceğim cümlelerden sonra rica ediyorum, bir kez daha bu konuyu gündeme getirmeyin. Benim kulüpten bir kuruş alacağım yoktur! Ben, bir gün çıkıp ‘Kulübün bana şöyle borcu var’ dersem beni ihraç edin, ilk ben kendimi ihraç ederim! Diyeceksiniz ki ‘O zaman niye defterlerde?’. Onu da anlatayım size ve lütfen bu konu bir daha açılmamak üzere kapansın! Çünkü ben utanıyorum. Kırılmam önemli değil, bu konuyu konuşmaktan utanıyorum. Tamamen vergi mevzuatı sebebiyle. Herkes bağışlarını her sene gelirinin %5’i kadar indirebilir. Ben de her sene o borçtan düşüyorum; %5, 5, 5. Budur sebebi, başka hiçbir sebebi yoktur. Yok, efendim ben bu borcu tutuyormuşum da, yarın öbür gün bir başkası gelirse de… Yazıklar olsun böyle düşünenlere! Bunu bilip de yani benim gerçek niyetimi bilip buna rağmen, bunu bana karşı kullananlara esas yazıklar olsun. Lütfen, sizden rica ediyorum; bu konu bir daha gündeme gelmesin.
Sevil Hanıma konuşması için teşekkür ediyorum. Her zaman duyarlı bir kongre üyesi gibi toplantılarımıza katılıyor, konuşuyor. Yönetimdeyken de elinden geleni yaptı. Ayrılacağını bildiği zaman bile son dakikaya kadar çalıştı, ona teşekkür ederim.
Hür Turan Baş, genel ekonomik durumu çok güzel özetledi. Erol Bey de üstüne koydu. Biz geldikten sonra kur nerden nereye geldi, hangi gelirler kesildi, ne şartlarda biz gemiyi döndürmeye çalışıyoruz vs. vs. onları da anlattı.
YAYIN İHALESİ
Evet, yayın ihalesi büyük bir sorun! Nasıl bu noktaya geldi, onu da bilmiyorum. En büyük kayıplarımızdan biri de bu. Dört senede ne alıyorduk, şimdi ne alıyoruz, baktığınız zaman ilerisi açısından çok çok büyük bir problem. Sadece bir rakamla konuşalım: 3 puan için bir gelir alıyoruz değil mi? Kazandığınız zaman yani. O gelir 490 bin Eurolardan, 190 bin Eurolara düştü. Sadece 3 puan için bunu söylüyorum.
SPOR YASASI
Yasa geçiyor. Biz, denk bütçe tutturamazsak hapse gireceğiz. Biz sorumluyuz, belki de hapse gireceğiz. Bütçeyi yaptık, yola çıktık. Yolda Covid oldu, hadi o mücbir sebep, biz ekonomiden sorumlu değiliz, kurlar deli gibi arttı, üstüne bir de sorumsuz bir federasyonumuz olduğu için her sene 100 Milyon, 100 Milyon Euro yayıncı kuruluşa indirim yaptı. Bizim bütçemiz tutmadı, biz hapse gireceğiz. Her bir kuruşundan sorumlu olacağız, karşılayamazsak da hapse kadar yolu var. Ne güzel dünya… İndirimi yapanların hiçbir sorumluluğu yok. Bu şartlarda bu gemiyi yürütmeye çalışıyoruz. Biz bu şartlarda kuyruğu dik tutmaya çalışıyoruz.
TFF SEÇİMLERİ
Yabancı kontenjanı belli değil. Yabancı sayısı belli değil. İnşallah 13’ünde sezonu açacağız. Yabancı sayısı kaç olacak belli değil, harcama limitimiz kaç olacak belli değil, federasyon ne olacak belli değil… Ama ne kadar çok bilinmezliklerin içinde hareket ettiğimizi görüyorsunuz. Sayın Turan Baş, TFF’nin reddi hakim konusunu da söyledi. Ona da konuşmamda değineceğim. Süreyi uzatmak için reddi hakim yaptılar. Allah’tan mahkemelerimiz aleyhte bir karar verdi. TFF seçimleri var. Ne oluyor? Buraya cezalar mı verilir? İrfan Can’a özel muamele yapıldı. Bir tarafta Trabzonspor-Antalyaspor maçında yine özel muamele yapıldı. Çıkan cezalar komik, zaten öyle olacağını bayramlaşmada söylemiştim. Her şey temsilci raporunda. Biliyor musunuz, Temsilciler Kurulu’nun 7’sinden 5’inin futbolla hiç alakası olmayan, yok o bankanın genel müdürü… Hatta sporla ilgisi olmayanlar olduğunu. PFDK’ya, Tahkim’e kızıyoruz. En az onlara kızılması lazım çünkü onların eline ne rapor geliyorsa onu konuşmak zorundalar. Ve raporlara müdahale ediliyor. İrfan Can’da da müdahalenin sebebi şuydu; 3 maç alsaydı, aldığından biraz daha fazla alsaydı Beşiktaş maçında oynayamayacaktı. Böyle kurgulanıyor Türk futbolu.
TFF’nin siyasi anlamda bazı siyasilerin, herkesi katmak istemiyorum buna, kelimelerime dikkatle seçiyorum çünkü Fenerbahçe’yi siyasete karıştırmamak için azami gayret gösteriyoruz çünkü bizim her türlü siyasi görüşten taraftarımız var. Fenerbahçe, siyaset üstüdür ama zorla çekiyorsunuz bizi, zorla! Bunları yaparken de hiç alakası olmayan Sayın Cumhurbaşkanımızın ismi kullanılarak yapılıyor bunlar. Tekrar bir kez daha Türkiye Futbol Federasyonu seçimlerinde göreceğimiz gibi. Dolayısıyla arkadaşlar destek olun. Destek olmak birkaç tweet atmak demek değil. ‘3 Temmuz ruhuna geri dönelim’ derken, ‘Sevgi Eylem Gerektirir’ derken ne demek istediğimi herhalde anlamışsınızdır. Bu camianın ne olduğunu insanlara göstermemiz lazım ki bu camiayla oynamanın, bu camianın hakkını yemenin bu kadar kolay olmadığını sizler gösterebilirsiniz, biz gösteremeyiz. Yok başkan konuştu, çok cesur konuştu… Cesur konuştu da ne oldu? Geçmişte gösterebiliyorduk, şimdi de göstermemiz lazım. Bu paçavrayı astılar Trabzon’da pankart diye. Derneklerimiz hemen harekete geçtiler. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bir de münferit taraftarlarımız harekete geçti. Hepsine teşekkür ediyorum. Bu salona soruyorum kaç kişi hukuk adına adım attı? Allah razı olsun sizden. Yoksa başka türlü bizi ciddiye almayacaklardı arkadaşlar. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray taraftarlarını, hepsini ilgilendiren bir konunun içindeyiz şu an. Ben deli miyim de bu kadar büyük siyasi gücü karşıma almak için buraya çıkayım, başarısızlığımızı örtbas etmek için. Çılgın olması lazım bir insanın işi bu noktaya getirmek için. Hepinizin bu camiaya karşı sorumluluğu var. Hepiniz buraya geldiniz, çok daha fazla insan gelmeliydi. Sizlere de teşekkür ediyorum bu sorumluluk bilinciyle geldiğiniz için. Camia ayağa kalkmalı. Etrafınızda ne olup bittiğine bakın. Biz günlük olarak işin içindeyiz, yaşadığımız için çok net görüyoruz. Siz doğal olarak değilsiniz, o yüzden sizlere anlatmaya çalışıyoruz.
Murat Akay Bey bir konuya değindi. Bu konu benim hiç hazetmediğim bir Kongre Üyemiz tarafından YDK’da değinilmişti, ben cevap vermeyi atladım. Bu imkanı bir kez daha bize verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Buna Sayın Fethi Pekin’in cevap vermesini istiyorum. Miha Zajc’a gönderilen para her şirketin başına gelebilecek, bizim kendi şirketlerimizin de başına gelmiş ‘fishing yöntemi’ denilen bir konudan dolayı para yanlış yere gitti. Bunun hesabı soruluyor.
MİHA ZAJC KONUSU
Yönetim Kurulu Üyemiz Fethi Pekin’in konuya cevabı şu şekilde: “2020 yılının başında bu olay başımıza geldi. Başkanımızın da ifade ettiği gibi fishing bir siber suç, dolandırıcılık hadisesi. Miha Zajc ile ilgili yapılacak taksit ödemesinin başka bir hesaba yapılması suretiyle Fenerbahçemiz dolandırılmıştı. Rakam, 831.929 Euro’ydu. Bu rakamın bugüne kadar 384.521 Euro’sunu tahsil ettik. Süreç devam ediyor. Kalan 480.722 Euro için karşı tarafın yani dolandırıcıların gayrimenkullerinde veya mal varlıklarında 800.000 Euro’yu aşkın haciz ve rehinler konulmuştur. Süreç içerisinde tamamının tahsil edileceğini ve Fenerbahçe’nin dolandırıldığı rakamın da tekrar Fenerbahçemize geri döneceğine inancım tamdır.”
Burada mali açıdan bize sıkıntı yaratacak bir durum yoktur, biraz zamanlama farkı vardır. Biz de isterdik bize olmasın. Benzer şeyler başka kulüplere de olmuştur. Bu dijital hayatın ne yazık ki olumsuz çıktılarından biri budur. Bunu böyle alaycı bir şekilde ki –bunu Murat Bey için söylemiyorum kesinlikle keza teşekkür ediyorum- geçen gün çıktı arkadaş konuştu. Ben de o gün cevaplamadığımızı anladım. Bu imkanı tanıdığınız için teşekkür ederim.
KENAN EVREN LİSESİ
Kenan Evren Lisesi’yle ilgili Sayın Hüseyin Arslan cevap verecek. Hüseyin Arslan’la birlikte İlker Dinçay Bey de bu konuyla uğraşıyor. Yakın zamanda ilgili Bakanımıza gittik ve konuyu tekrar istişare ettik.
Yönetim Kurulu Üyemiz Hüseyin Arslan’ın konuyla ilgili açıklamaları şu şekilde: “Sayın Başkanım, sizin önderliğinizde ve desteklerinizle Kenan Evren Lisesi’nde mevcuttaki imar planı T3 AVM olarak gözüküyor. Oradaki yapılarımızdan bir tanesi için Anıtlar Yüksek Kurumu’ndan dolayı yıkım izni alınamıyordu. Biz Sayın Başkanımızın da desteğiyle Bakan Beyi bizzat ziyareti sonucu yıkım iznini aldık. İnşallah 15 gün içinde o küçük yapı hariç yıkıma başlıyoruz. Şu anda bununla eş zamanlı olarak da arsanın ifraz, terk, tevhid çalışmaları devam etmekte. Yine buna eş zamanlı olarak o parsel üzerinde kulübümüze ticari gelirler kazandırabilecek olan plan ve proje çalışmaları devam etmektedir. Kördüğüm meselesi çözülmüştür. 30 yıl süreli irtifak hakkı Kulübümüze tahsis edilmiştir.”
AYKUT KOCAMAN – ALEX KONUSU
Sayın Murat Akay, ‘Aykut Hocayı da keşke böyle uğurlasaydık’ dedi. Keşke uğurlasaydık. İmkan olmadı. Benim Aykut Hocayla hiçbir problemim yok. Bana göre Fenerbahçemizin efsanelerinden biridir. Yalnız kendisi de çok dolmuşa geliyor. Bir konuya açıklık getirmem lazım. Nasıl olduysa Sayın Aykut Kocaman kendisi Konyaspor antrenörüyken bize geldiği deplasman maçında tesadüf Alex’in de geldiği bir maçtı. Bir televizyon programında kendisini Alex’le karşı karşıya getirmenin ne kadar yanlış olduğu ve düşüncesiz bir hareket olduğu yönünde ifadelerde bulundu. Ben bunu şiddetle kendisine iade ediyorum. Şöyle ki, bizim öyle bir niyetimiz olsaydı kendisi çok daha iyi anlardı.
Biz yönetime geldikten sonra bazı eski oyuncularımız Appiah, Devid de Souza ve Lugano vs. ülkemize geldi. Onlara birer plaket sunduk. Sosyal medya mesajları sunduk. Alex bizden bağımsız olarak özel bir şirketin yaptığı etkinlik çerçevesinde Türkiye’ye geldi. O ziyaretin Konya maçına denk gelmesi tesadüf mü yoksa gerçekten öyle mi oldu ben bilmiyorum. Sırf konunun hassasiyeti ve Aykut Hocaya duyulan saygıdan dolayı ne ben kendisini yönetim locasına davet ettim ne kendi locamda ağırladım. Hatta bu konu gazetede ‘loca krizi’ diye haber olmuştu. Başka bir loca sahibimiz onu ağırladı. İyi ki de ağırlamış. Plaket vermedik, locada ağırlamadık. Kendi locamda ağırlamadım. Soyunma odalarında karşı karşıya getirmedik. Bütün bu hassasiyeti göstermiş iken Aykut Hocanın çıkıp, ‘Alex’i benim maçıma çağırıyorlar’ demesi abesle iştigaldir. Onun dışında benim için Aykut Hoca her zaman efsanedir, efsane olarak da kalacaktır. Bunu düzeltme ihtiyacı duydum. Bir sürü isim saydınız. Aykut Hoca, Müjdat Yetkiner, Tamer Yelkovan vs. vs. vs. Evet, Fenerbahçe’nin çok efsane sporcuları vardır. Ama her sporcusu hayatının şu anki dönemi için Fenerbahçe için var olan veya Fenerbahçe ile var olan ayrımı yapmamız gerekmektedir. Fenerbahçe’ye çok sportif katkısı olan, bu dönemde katkısı olmuş insanlar vardır. Sporculuk vasfı sebebiyle Fenerbahçe’de belirli pozisyonlar alıp kendi maddi imkanlarını da çok ciddi anlamda geliştirmiş sporcularımız da vardır. Ben şahsen hepsini aynı tutamam.
Genç arkadaşımız Burak Yitgin kardeşimiz çok güzel konuştu. Burada yapılması gereken konularla ilgili kendisini tebrik ediyorum.
Hasan Gözderesi’nin 25. yılı hayırlı uğurlu olsun. ‘Vefa Beyi onore edin’ dedi. Biz de Uğur Bey de üzerimize düşeni yaptığımızı düşünüyorum. Eksik bir tarafımız varsa affola. İki tarafta da Vefa Beye karşı herhangi bir saygıda kusur yoktur.
Serdar Öztenar, 100. yıl olduğu için bilhassa tek vücut olmalıyız ama 100. yıl olmasa da tek vücut olmalıyız. Demin saydığım futboldaki iklimden dolayı.
Hikmet Kaya, doğru tespitler teşekkür ederim. ‘İfşa dönemi olmalı ve herkesin yaptığını ortaya dökmemiz gerekiyor’ diyor. Bunu Ekrem İmamoğlu örneğini vererek söylüyor. Evet, ne yazık ki devletimizin destekleri konusunda bir nebze diğer büyük kulüplere nazaran daha şanssızız diyelim. 4 Nisan halen açık kalan ve bizim ciddi anlamda mücadelesini verdiği bir konu. Birazdan açtığımız davaları sizlerle paylaşacağım. Bunların bir kısmı ilk defa sizlerle paylaşılıyor olacak.
Ulul Can Bey, ‘başkalarını dinlemeyin’ diyor. Bence akıl akıldan üstündür. Güvendiğiniz, inandığınız herkesin sadece yönetim kurulunun, herkesin görüşü alınabilir. Ama onun neyi kastettiğini anlıyorum. Kesinlikle de katılmıyorum. Anonim Twitter hesaplarıyla vs. vs. garip garip bir şeyler söyledi. Biz, anonim hiçbir şey yapmadık. Özü sözü birim. Çıkıp da başkalarını kullanmaya ihtiyacım yok. Tam neyi kastettiğini anlayabilmiş değilim. İyi niyetini ciddi anlamda sorguluyorum. Saygıda kusur etmeksizin her türlü eleştiriyi yapabilirsin ama mizah yapma yeri değil.
Hüseyin Caner Batak, sosyal medyamızı eleştirdi. Saygı duyuyoruz. Her türlü önerinize açığız. Ancak bana göre sosyal medya özellikle iletişimimiz daha da kuvvetli olabilir. Sosyal medyamız beğenilen sitayişle bahsedilen konumda. Ama her türlü önerinize de açığız.
Hep daha iyi olmalıyız. Hep daha aktif olmalıyız. Kadro mühendisliğimizi eleştirdi. Bir nebze kabul ediyorum. ‘Başladığınız hocayla hiçbir sezonu bitiremediniz’ aynen doğrudur. En son arzumuz buydu. Biz de sadece başladığımız sezonu değil, ilk sezondan itibaren aynı hocayla devam etmek isterdik. Acemilik de oldu, şansızlık da oldu. Camia baskısı da oldu ama bu noktadayız. İnanıyorum ki yeni hocamızla bu algıyı da yıkmış oluruz.
Osman Damgacı Bey UEFA gelirlerine odaklandı. Çok güzel çalışmışsınız. Sizi tebrik ederim. Zenginin çok daha zengin olduğu, büyük liglerin daha da arayı açabileceği bir formata gidiyor, Avrupa futbolu ne yazık ki. 2024’ten sonra bizim gibi ülkelerin Şampiyonlar Ligi’ne gitmesi daha da güçleşecek. O yüzden inşallah bu seneki fırsatı değerlendirebiliriz.
Recai Ersoy, kendine has üslubuyla bir şeyler söyledi. ‘Kovduk mu, onore mi ettik’ dedi. Ben de kendisinin olumlu mu olumsuz mu bir konuşma yaptığını anlamadım. O da her zaman samimi bir şekilde kulübün yanında olan üyelerimizden biri. Bedava bilet konusunu gündeme getirdi. ‘Böyle bir şey var mı yok mu’ dedi. Zaman zaman derneklerimizi çağırdığımızda, zaman zaman da davetli olunduğunda.. ama sistematik bir şekilde olan bir şey yoktu. İlk 3 sene hiç yoktu. Ben bile davet ettiğim insanların kuruşuna kadar, yani borcumdan da düşmeden bunu da üstüne basarak söylemek istiyorum. Kulübe birini üye yapıyorsam, akrabamı, eşimi dostumu, yaşımız bir yere geldi. Sevdiklerimizin çocuklarını… Hiçbir şekilde ‘borcumdan düşün’ diye yaptığım hiçbir şey yoktur. Bilet alıyorsak da parasını ödüyoruz.
Konuşmasından dolayı Şenol Karadoğan’a da teşekkür ediyorum. Kapsamlı güzel bir konuşma yaptı. ‘3. sınıf finans öğrencisiyim’ diyor. Herhalde finans öğrencisi olmak, kulüpleri araştırırken anlamakta güçlük çekeceğiniz bir durum ama iki numaralı arkadaşı hakikaten doktora yapmış olsanız da anlamakta güçlük çekerseniz. Çünkü gerçekleri ifade etmemektedir. ‘Trabzon’a koyduğunuz tavrı daha fazla koyun, bizler arkanızdayız’ ama nasıl arkamızdasınız. Fenerbahçe Beko’da bir başarısızlık varsa ki son dönemde istediğimiz gibi olmadı. Sorumlusu benimdir, sadece bir Yönetim Kurulu üyemiz değildir. Gecesini gündüzüne katıp orada çalışmaktadır. İnşallah birkaç hafta sonra orada da sizinle çok güzel enteresan gelişmeleri paylaşacağız.
Bakın, balık baştan kokar. Varsa sorumlusu benim. Futbolda bu kadar sıkıntı yaşadık, yatırım yaptık. Özenle, itina ile mücadele ettik. Ben bir kere çıkıp, ‘ben mi gol atacağım. Yok o futbolcu öyle. Yok bu hoca böyle’ demedim. Varsa sorumluluk ben ve Yönetim Kurulundaki arkadaşlarımındır. Basketbolda da varsa bir başarısızlık sadece Sertaç beye kimse bunu addedemez, bu bizim başarısızlığımızdır.
Yalnız şunu da göz ardı etmeyin. Biz kimlerle mücadele ediyoruz? Biz artık, Beşiktaş, Galatasaray ile mücadele etmiyoruz. Trabzonspor zaten bu alanlarda yok. Biz, bizden çok daha zengin borç derdi olmayan kurumsal şirketlerin takımlarıyla mücadele ediyoruz. Onlar bunları ‘reklam harcaması’ deyip, geçebiliyorlar. Yeni kanundan sonra biz, bu harcamalardan dolayı hapse girme riskiyle karşı karşıyayız. Fenerbahçe Spor Kulübü’dür, evet. Şenol kardeşim de aynı şeyi söyledi. Ama nereye kadar. Biz nereye kadar bunu götürebileceğiz. Boksörlerimiz şampiyon oluyorlar, ifade edildi. İsmini vermeyeceğimiz bir siyasetçi çıkıyor, bir kızı kutluyor. Sonra ‘ne oluyor? diyoruz. Çıkıp, ‘Benim sosyal medya hesabımı yönetenlerin hatası’ deyip ertesi gün 5’ini kutluyor. Siz biliyor musunuz ki Anadolu’da bir kulübü arayıp siyasi seviyede bir kişilik ‘siz nasıl olur da bu şampiyonluğu kutlamadınız’ diye hesap sorabiliyor. Geldiğimiz noktanın farkında mısınız? Kusura bakmayın, şans da bizim yanımızda değil. 4 senedir olumsuz anlamda her şeyi yaşadım. Ama bu salonda Final Four’u kaybettiğimiz zaman yine evdeydim. Kendimi nefes alamayacak gibi hissettim. 2 maçta 49 sayı fark attığımız kulüp, kendi sahamızda. Ruslar yok. En iyi 10 üçlük atan oyuncunun üçü bizde. En iyisi, bir numarası bizde. Burada bir tane üçlük atamadan kupa gidiyor. Böyle bir şeye inanabiliyor musunuz? Türkiye Kupası. Finalde toplamda 100’den fazla sayı farkı attığımız takıma bir maçta Türkiye Kupası’nı veriyoruz. Artık bu baht mıdır, şans mıdır? Nedir bilmiyorum.
VakıfBank dünyanın en iyi takımı. CEV finallerine kalacağız. 3-1 yeniliyoruz. 3-0 kendi sahamızda yeniyoruz ama bu yetmiyormuş. Altın sette maçı veriyoruz. Bu imkanlarla kurabileceğimiz en iyi takımla ligde karşılarına çıkıyoruz. Seride 2-1 öndeyiz. Maçta 2-0 öndeyiz. 18-14 öndeyiz. ‘Şampiyonluk geldi’ diyoruz. Bir şekilde gelmiyor. 5. sette 6-2 öndeyiz. Hakikaten bir şey var. ‘Şans’ diyelim geçelim.
Alper Üstel kendine has tavrıyla yarı destek yarı köstek bir konuşma yaptı. Kalbi temiz, niyeti iyi. Tribünlerdeki en eski arkadaşlardan biri. O da ‘tribün fiyatlarında indirim yapın’ diyor. Nasıl ayakta kaldığımızı anlatmaya çalışıyoruz, birazcık çaya zam, birazcık havuza zam. Ondan sonra işitmediğimiz laf kalmıyor. Arkadaşlar kombinelere zam getirmeye mecburuz. Bu zam yüzde yüzün üstünde olacak. Sadece son 5 senedir kombine fiyatlarının ne olduğunu Euro bazında bakın, bugüne bakın. Fenerbahçe-Fenerbahçe. Her şeyden önemli Fenerbahçe diyorsunuz. Hepimiz elimizi taşın altına koymak zorundayız. Biz Covid dolayısıyla neredeyse 1.5 yıl tribünlerden gelir sağlayamadık. 2 numaralı konuşmacı çok gelir sağlamışız gibi anlatıyor. Sizin anlattığınız gelirleri biz yaratmasaydık bu gemi hiç yüzmeyecekti. Kısmen kaynakları daha iyi kullanabilirdiniz, diyebilirsiniz. Ona da katılıyorum.”