Başkanımız ve Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Ali Y. Koç, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın da katıldığı Kulüpler Birliği toplantısının ardından gündeme dair açıklamalar yaptı.
Hakem Halil Umut Meler’e yapılan saldırı olayının Türkiye’yi derinden yaraladığını söyleyen Başkanımız aynı zamanda ülkenin futbol marka değerine de zarar verdiğini belirtti. Başkanımızın açıklamaları şu şekilde:
HEPİMİZİN GÖZÜ ÖNÜNDE YAŞANAN OLAYLAR TÜM ÜLKEMİZİ DERİNDEN YARALAMIŞTIR
“Uzun bir toplantı oldu. Toplantımızın büyük bir bölümüne Sayın Spor Bakanımız da katıldı. Katılması çok da faydalı oldu. Pazartesi akşamı hepimizin gözü önünde yaşanan olaylar başta futbolun paydaşları olmak üzere ama sadece futbolun paydaşları değil tüm ülkemizi derinden yaralamıştır. Aynı zamanda da ülkenin futbol marka değerine de uluslararası alanda zarar vermiştir. Böyle şiddet içeren bir olayın kabul edilmesi kesinlikle mümkün değildir. Sebebi ne olursa olsun amasız bunun kabul edilmesi kesinlikle mümkün değildir. Halil Umut Meler’in yaşadıkları, kameraya kare kare yansıyanlar hepimizin içini acıttı. En çok da doğal olarak ailesinin içini acıtmıştır. Kendisine, kıymetli ailesine, maçı yöneten hakemlere ve Türk futbolunun geneline geçmiş olsun diyoruz Kulüpler Birliği olarak. Önemli olan Halil Umut Meler’in sağlığına kavuşması. O anın verdiği üzüntü ve şokla verdiği kararı inşallah değiştirir, yeşil sahalara dönmesini gönülden diliyoruz. Zaten hakem kalitesindeki sıkıntılar hepimizin malûmu. Türkiye’nin 1 numaralı hakeminin bu trajik olaydan sonra kararını gözden geçirip dönmesini canıgönülden arzu ediyoruz.
Pazartesi akşamı yaşananlar maalesef yeşil sahalara hiç yakışmadı, sporun ruhuna hiç yakışmadı ve görmeyi hiç arzu etmediğimiz bir olayla karşı karşıya kaldık. O andan itibaren şu ana kadar mütemadiyen bu konu konuşuluyor. Spor sayfalarında, gazetelerin baş sayfalarında, sosyal medyada, yorumcular… Ancak şunu da unutmayalım; bu müessif hadisenin daha önce de statlarımızda defalarca yaşandığını da unutmayalım. Belki bu kadar göz önünde olan bir maçta değil ama yıllarca pek çok maçta benzer olaylar ne yazık ki yaşanmıştır.
GÜN BÜYÜK BİR CESARET VE KARARLILIKLA BİRİKMİŞ SORUNLARIN ÜZERİNE GİTME, BİR DAHA BENZERİ OLAYLARIN YAŞANMAMASI İÇİN NE ADIM GEREKİYORSA BUNU ATMA GÜNÜDÜR
Gün büyük bir cesaret ve kararlılıkla birikmiş sorunların üzerine gitme, bir daha benzeri olayların yaşanmaması için ne adım gerekiyorsa bunu atma günüdür. Bu yaşananları geniş açıdan ele almamız lazım. Buralara nasıl geldiğimizi iyi anlamamız lazım. Gerçeği hep birlikte görmemiz gerekmektedir. TFF, MHK, hakemler, kulüplerimiz, medya, taraftarlar, sporcular, teknik direktörler… Herkesin nereden nereye geldiğimizi çok iyi irdelemesi, değerlendirmesi gerekmektedir. Hepimiz bu son yaşananlardan hareketle Türk futbolunun geldiği noktayı enine boyuna düşünmek zorundayız. Biz bu noktaya nasıl geldiğimizi anlarsak bundan sonrası için çözüm yaratabiliriz ve bir daha bu olayların yaşanmaması için gerekli adımları, temelleri ancak o şekilde atabiliriz çünkü bu tabloda herkesin payı var. Kimse de sorumluluktan kaçmamalı.
FEDERASYON DIŞINDA HERKESİ SUÇLAMAK, KONUYLA HİÇ İLGİSİ OLMAYANLARI AZMETTİRİCİ GÖSTERMEK HİÇBİR ŞEKİLDE KABUL EDİLEMEZ BİR YAKLAŞIMDIR
Bu sorunlar TFF’nin kendisini ayırıp sorumluluğu sadece başkalarına yükleyerek çözebileceği sorunlar değildir. Türk futbolunun yönetiminden sorumlu olan Türkiye Futbol Federasyonu başkanımızın spor medyasını, teknik direktörleri, eski hakem yorumcularını, televizyon yorumcularını, sporcuları, büyük fedakarlıkla gayret eden spor kulüplerimizi, bu spor kulüplerimizin başkanlarını ve yöneticilerini bu olayda suçlayıcı, azmettirici hatta mahkum edici tavrı biraz evvel yaptığımız toplantıda en büyük, en kuvvetli şekliyle şiddetle reddedilen ve kabul edilemez bir unsur olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz. Tekrar ediyorum. Federasyon dışında herkesi suçlamak, konuyla hiç ilgisi olmayanları azmettirici göstermek ve milyonların önünde bizleri mahkum edici yaklaşımı hiçbir şekilde kabul edilemez bir yaklaşımdır.
Tabii bunu söylemek zorunda kalıyoruz. Ayrıca Sayın Büyükekşi’nin 2019-2020 ve 2020-2021 sezonlarında Gaziantep Futbol Kulübü başkanlığını yaptığı dönemde bazı maçlardan sonra hakemlerle ilgili yaptığı açıklamalara da özellikle göz atmanızı rica ediyorum. Burada bir tutarsızlık var.
Rekabet sporun doğasında var. Hepimiz yarışın içinde olmak istiyoruz. Hepimizin hedefi başarı. Bazılarının şampiyonluk, bazılarının Avrupa’ya gitmek, bazılarının küme düşmemek. Hepimizin bir hedefi var. Kazanmak, kaybetmek, sevinmek, üzülmek bu işin olmazsa olmazı.
HEPİMİZİN ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMA ZAMANI GELMİŞTİR
Kabul etmek gerekir ki Türk futbolu artık yarışma değil, çatışma ve hatta yıllardır da ifade ettiğimiz gibi ayrıştırma noktasına gelmiştir. Bu durum sadece Türk futboluna değil, ülkemize ve toplumuza son derece zarar vermektedir. Ülkemizin ve toplumumuzun birlik ve beraberliği, huzuru her türlü sportif rekabet ve çekişmeden çok daha önemlidir. Bu unsur ülkemizin huzuru, toplumumuzun birlik ve beraberliği en önemli kırmızı çizgimiz olmak durumundadır. Zaten ülkemizin huzurunu, birlik ve beraberliğini bozan pek çok unsur varken futbol bunların başında gelmemelidir. Dolayısıyla hepimizin üzerine düşeni yapma zamanı gelmiştir.
Hepimizin bir paydada buluşup bu konudaki sorumluluklarımız çerçevesinde sonuna kadar kararlılıkla adımlar atmak zorundayız. Futbolda şiddet herkesten ve her şeyden önce futbol camiasının sorunu ve sorumluluğudur.
Bu aşamada asla yapılmaması gereken unsurlar; sorumluluğu başkalarına yıkmak, kendi sorumluluğunu görmezden gelmek, kronikleşmiş sorunları örtmek için bu talihsiz olayı fırsat olarak kullanmaktır.
Hadisenin hemen sonrasında yaşanan tartışmalara bir göz attığımızda aslında bu bilinçten ne kadar uzak olunduğunu, söylenenlerden, yazılanlardan, konuşulanlardan açıkça görebiliyoruz. Bir kez daha bu tabloya baktığımız zaman futbol rekabeti üzerinden ne kadar ayrıştığımızın bir örneğini daha görebiliyoruz. Hala gerçeği idrak etmek yerine daha da ayrışmaya ve çatışmaya evriliyoruz. Artık bunun yeri ve zamanı değildir. Bunu bilerek yapanlara, kasten ayrışmaya hizmet edenlere izin verilmemeli, müsamaha da gösterilmemelidir.
Maalesef bugüne kadar halının altına süpürülüp üzerine gidilmeyen, kısacası örtbas edilen çok daha vahim olaylar ülkemizde ne yazık ki yaşanmıştır. Hayat ve futbol ancak bir şey yaşanmamış gibi de devam etmiştir. Bu defterleri de açmanın zamanı gelmiştir ama bugünden sonra ileri, bakmak gerekirse başta TFF olmak üzere tüm paydaşların yaptıkları yanına kâr kalmamalı ki bu sorunlar inandırıcı ve bir o kadar da önemli kalıcı bir şekilde son bulsun. Artık bu kararlılığı hep birlikte göstermek zorundayız. Zamanı geldi de geçti.
SAYIN BAKANIMIZIN FUTBOLUN SORUNLARINI, KULÜPLERİMİZİN TFF’YE BAKIŞ AÇISINI BİZZAT BİZDEN DUYMASINI SON DERECE KIYMETLİ BULUYORUZ
Bugün Sayın Bakanımız bizi ziyaret etti. Bu ziyaret demin bahsettiğim anlayışın somut bir yansımasıdır. Bakanımızın teşrifleriyle kulüpler olarak bir araya gelip bu kronikleşmiş yapısal sorunlarımızı etraflıca değerlendirdik. Kimin üzerine neler düştüğünü konuştuk. Aslında iki önemli sorun var; biri adil rekabet, ikincisi de finansal sorunlarımız. Bunlar aslında birbirini tetikleyen unsurlardır. Sayın Bakanımızın futbolun sorunlarını, kulüplerimizin TFF’ye bakış açısını bizzat bizden duymasını son derece kıymetli buluyoruz. Aynı şekilde bugüne kadar Türk futbolunun sorunlarını sadece TFF başkanımızdan dinleyen başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Sayın Adalet ve İçişleri Bakanlarımızı da en kısa zamanda ziyaret etmek için randevu talep edeceğiz. Bu doğrultuda Spor Bakanımızdan da desteklerini rica ettik.
SORUNLAR GİDERİLENE KADAR HEM FEDERASYON OLARAK HEM KULÜPLER BİRLİĞİ OLARAK HEM DE BAKANLIK OLARAK SIK SIK GÖRÜŞME İHTİYACI OLDUĞUNU BU TOPLANTIDA TESPİT ETTİK
Karşılıklı anlayış, dayanışma ve güç birliğiyle hepimizin gurur duyacağı bir futbol iklimini yaratabileceğimize inanıyoruz. Yeter ki irade olsun. Sorunlar belli. Kronikleşmiş yapısal sıkıntılar belli. Yeter ki çözmek için irade olsun. Sayın Bakanımızın varlığını ve bizlere verdiği desteği bu anlamda çok kıymetli buluyoruz. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Sorunlar giderilene kadar hem federasyon olarak hem Kulüpler Birliği olarak hem de bakanlık olarak sık sık görüşme ihtiyacı olduğunu bu toplantıda tespit ettik.
Bu bilinçle futbolda her türlü şiddetin sahalarımızdan silinmesi, şiddetin ana sebebi olan adaletsiz rekabet ortamına son verilmesi için kulüpler olarak gerekli çalışmaları başlatacağımızı ve tüm inisiyatifleri alacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz. Er ya da geç Türkiyemiz hak ettiği futbol ortamına kavuşacaktır. İnşallah en kısa zamanda her şeyin normale döneceğini ümit ediyoruz, temenni ediyoruz.
TÜRK FUTBOLUNUN KADERİNİN DEĞİŞMESİ İÇİN DUYULAN EN BÜYÜK İHTİYAÇ İSE FEDERASYONUMUZUN BU İHTİYACA İNANMASI, SORUNLARLA YÜZLEŞMESİ, ÇÖZÜM İÇİN GEREKEN İRADEYİ GÖSTERMESİ VE BUNU YAPABİLMEK İÇİN DE LİYAKATLI BİR KADRO İLE SORUNLARI ADRESLEMESİDİR
Futbolda hepimizin keyif alacağı hem de gurur duyacağı adil ve şeffaf bir rekabet ortamının norm haline gelmesi kulüpler olarak en büyük arzumuz ve hedefimizdir. Türk futbolunun kaderinin değişmesi için duyulan en büyük ihtiyaç ise federasyonumuzun bu ihtiyaca inanması, sorunlarla yüzleşmesi, çözüm için gereken iradeyi göstermesi ve bunu yapabilmek için de liyakatlı bir kadro ile sorunları adreslemesidir. Bizler Kulüpler Birliği olarak bu yönde her türlü çalışmaya üzerimize ne düşüyorsa kararlılıkla yapacağımızı buradan ifade etmek istiyorum. Bu talihsiz olay yaşandıktan sonra hem Kulüpler Birliği Vakfı olarak hem tüm kulüplerimiz olarak kulüplerimizin teknik direktörleri, yöneticileri, sporcuları reaksiyon göstererek Halil Umut Meler’in yaşadığı olayla ilgili samimi ve saf düşüncelerini hemen iletmişlerdir. Onlara da teşekkür ediyorum.
UEFA’YA, FIFA’YA, İNGİLTERE’YE TEŞEKKÜR EDEN TFF BAŞKANININ HİÇBİR ŞEKİLDE KULÜPLERE, KULÜPLER BİRLİĞİ VAKFI’NA, TEKNİK DİREKTÖRLERE, SPORCULARA BU KONUDA GÖSTERDİKLERİ REFLEKS İÇİN TEŞEKKÜR ETMEMESİ ASLINDA ÇOK ŞEYİ İFADE EDİYOR
Toplantımızda bizleri rahatsız eden unsurlardan biri de UEFA’ya, FIFA’ya, İngiltere’ye teşekkür eden TFF başkanının hiçbir şekilde kulüplere, Kulüpler Birliği Vakfı’na, teknik direktörlere, sporculara bu konuda gösterdikleri refleks için teşekkür etmemesi de aslında çok şeyi ifade ediyor. Burada özellikle bu rahatsızlığın gündeme getirilmesini benden başkanlarımız rica etti. Ben, Kulüpler Birliği Başkanı olarak tüm paydaşlara gösterdikleri refleks için teşekkür ediyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum.”
Başkanımız ve Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Ali Y. Koç, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Başkanımızın sorulara verdiği yanıtlar şu şekilde:
“(TFF başkanı Mehmet Büyükekşi’nin istifasıyla ilgili bir talebin olup olmadığı yönündeki soru) Böyle bir durum kesinlikle olmadı. Federasyondan çok memnun olan kulüpler var az sayıda. Hiç memnun olmayan kulüpler var belli bir sayıda. Niyetine destek olalım ama bu kadrolarla, bu yaklaşım ve bu yönetim anlayışıyla bu sorunlara çözüm sağlayamayacağını düşünen kulüplerimiz var. Federasyonlar değişiyor, sorunlar aynen devam ediyor. MHK’ler değişiyor, sorunlar aynen devam ediyor. Türkiye’de adil rekabetin olmamasının ana unsurun kaynağını hepimiz biliyoruz. Bu doğrultuda da federasyonun bir irade göstereceğini federasyon bizlere ifade etti. Bakalım bu olaydan sonra ne olacak göreceğiz.
Kendisi de bu sorunları başkan olarak yaşadı. Hakemlerle ilgili 6-7 açıklaması var. Sınırın bu tarafına geçince herhalde o yaşadıklarını unutmamıştır diye düşünüyorum. İstifa edip etmeme konusu burada gündeme gelen bir konu değil. Orada nasıl gündeme geldi bilmiyorum. İşlerin ele alınış şekline baktığımız zaman ciddi bir acemilik olduğu net bir şekilde görülüyor.
(Liglerin erteleme kararı) Tabii ki başvurulmadı. Süresiz erteleme kararıyla hemen Salı günü maçlar başlamaz. Herhalde kafasında başka bir takvim vardı ama aklıselim kazandı. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün otobüsü kurşunlandı. 50 kişi vardı otobüste. Viyadükte kurşunlandı. Hala faili meçhuldür. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ayıbıdır. Defalarca söyledim. Orada bile maçlar oynandı. Fenerbahçe sahaya çıkmazsa cezaya katlanır denildi. Bence alelacele verilmiş bir karardır. Olsun, sağlık olsun. Saygı duymak zorundayız bu karara.
(Toplantı gündemi hakkında) Bu toplantı 10 gün evvel belirlenmiş bir toplantı. Pazartesiyle hiçbir alakası yok. Öyle bir intiba yaratıldı. Ancak pazartesi yaşlananlardan sonra gündem değişti. Bizim gündemimizde bugün sunum yapmaya gelen şirketler olacaktı; e-bilet konusu vardı, yayın ihalesi konusu vardı, yayın gelirlerinin dağılımı vardı ve yeni lig formatını konuşacaktık. Ama pazartesi yaşananlardan sonra onları başka bir toplantıda görüşeceğiz.
(Yabancı hakem konusu ve Süper Kupa tarih değişikliği konusu) Başkanlarımızın çoğunluğunda –hepsini demeyeceğim çünkü hepsi bu konuda görüş vermedi lehte veya aleyhte- hakemlerin hastane çıkışı yaptığı konuşmalar, sözcü olarak seçilen kişiler içeride büyük rahatsızlık yarattı. Hakem müessesesinin durumu ortada. Performansı da ortada. Hiç yaşanmasını istemediğimiz bir olay yaşandı diye onları unutacağız, göz ardı edeceğiz diye bir durum yok. Bir adım daha öteye gidelim. Bizim yaptığımız toplantılarda federasyonumuzda devre arasında çok ciddi, radikal adımlar atılacağı, bu hakem sıkıntısının minimize edilmesi için ciddi anlamda bir yol haritasının olduğu bizlere anlatıldı. Federasyon da bizlere bu hakemlerle bu işlerin gitmeyeceğini defalarca ifade etti. Dolayısıyla şimdi bu olaydan sonra federasyonumuz hangi noktada göreceğiz. Futbol çok dinamik, çabuk değişiyor. Ama burada haftalardır konuştuğumuz, hatta hakem atamalarında Almanya’ya gidildi, orada toplantılar yapıldı, hakem atamaları için yepyeni bir sistem getirileceği, bunun içinde kulüplerin de olacağı ifade edildi. Bekliyoruz. Hatta bir ara federasyon şöyle bir kuşkuya girdi; bu hakemler bizi de mi yemeye çalışıyor? Hakem sorunu devam etmektedir. Çok büyük, talihsiz bir olay yaşandı. Türkiye’nin en iyi hakeminin yaşadığını kimse yaşamasın, en son yaşayacak kişi yaşadı ama kimse yaşamasın böyle bir şeyi. Ama ondan daha evvel en son yaptığımız toplantıda da bazı talimat değişikliklerinin yapılacağı ve çok radikal bir sürece girileceği bizlere ifade edilmişti. Bakalım. Pazartesiden sonra tutarlı mı değil mi? Süper Kupa’yla ilgili hiçbir şey konuşulmadı.
Sosyal medyayla hayatımızı yürütemeyiz. Her ülkede var. Bu çağın gereği. Bu işten en çok futbolcular etkileniyor. Ama ne yazık ki yönetim seviyelerine gelmiş insanlar da sosyal medyadan etkileniyor. Sosyal medya bu hayatın bir gerçeği, kalkacak diye bir şey yok. Sosyal medyanın iki unsuru var; biri içerik, biri kullanım tarzı. Oraya da bir regülasyon gelmesi gerekiyor. Futbol için değil, genelde. Ben nasıl normal medyaya, basına, televizyona çıkıp başkası adına veya sahte isimle yayınlar yapamıyorsam, yazılar yazamıyorsam sosyal medyada da benzer şeyler geçerli olması ama onlar bizleri aşan şeyler.
Sayın Bakan Bey’le ne konuştuk? Finansal konular konuştuk. Stopaj iadesine teknik kadroların konulmasını konuştuk. Bakanlığımızın aldığı %7 kesinti var bizlerden, onun kaldırılmasını konuştuk. Hem gelir tarafını arttırmamız lazım hem gider tarafını azaltmamız lazım. İddia gelirlerinin arttırılması konusunu konuştuk. Yapılandırmaya ihtiyacı olan Anadolu takımlarına da yapılandırma imkanının verilmesini konuştuk. Yayın ihalesine desteklerini istedik. Ucuz krediye ulaşımlarda mümkünse yardım etmelerini istedik. Güvenlik giderlerinde yardım istedik. Yurt dışına ciddi oyuncu satan kulüplere bir ihracat teşviki istedik. En kısa zamanda TFF, Bakanlık ve kulüplerin toplantı yapmasını talep ettik. Hakem konularının düzeltilmesini, bize söylenen hamlelerin adımların atılmasını, pazartesi yaşanan olaydan sonra geri adım atılmaması gerektiğini gündeme getirdik. Kulüpler Birliği AŞ.’nin kurulması için gerekli yasal düzenlemeler rica ettik. UEFA’ya spor yasasının gönderilip gönderilmemesi konusunda bir muamma vardı, onun özellikle takip edilmesini rica ettik. Adalet ve İçişleri Bakanlarımızla randevumuzu konuştuk. Spor Bakanımızla daha sık toplantı yapma ihtiyacımızı konuştuk. Passolig mümkünse kaldırılsın dedik. Yeni ihaleden ziyade mümkünse tamamen kaldırılmasını istedik. Temiz futbol için, futbolda yeni bir sayfa açabilmek için devletimizin ilgili bakanlar, federasyon ve Kulüpler Birliği olarak bir komisyon kuralım ve üstüne gidelim. Konjonktür bundan daha müsait olmaz. Yeter ki arzu, irade olsun, bunun dibine kadar ineriz. Federasyon seçimlerinin daha adil olmasını, birden fazla adayla yapılması gerekliliğini gündeme getirdik. Federasyon seçimine bağlı değil, kurulların kendi içinde seçimlerinin olması gerektiğini, tamamen bağımsız olması gerektiğini, bırakın bila bedel bilet verilmesini, maçlara götürülmemesi, kurulların tamamen bağımsız olması gerektiğini konuştuk. Pek çok şey konuştuk ama ana konular bunlar.
Konjonktür çok müsait. Kasım başından 13 Aralık’a kadar yaşananları hızlıca geçeceğim. Bir yorumcu TFF başkanı takımlara göre hakem hatalarına tepki verdiğini söylüyor. Bir başkası eski başkanla yeni başkanın belli futbol konusunda kavga ettiğini söylüyor. Bir başkası VAR görüntülerinin bir hakemde olduğunu söylüyor. Kemal Yılmaz diye bir hakem doğru karar vermesine rağmen ceza alması üzerine istifa ediyor, bu durumun hakemlere yanlış mesaj verdiğini söylüyor. Adam çağırılmıyor bile. Bazı hakem gruplarının VAR görüntülerini manipüle ettiği. Meşhur Serdar Tatlı mektubu 1 aydır çok konuşuldu. Şimdi mektup olduğunu biliyoruz. Eskiden var mı onu bilmiyorduk. İnşallah mektubun içinde de ne odluğunu göreceğiz. Hakikaten irade varsa, çözüm isteniyorsa ben federasyon başkanı olsam Serdar Tatlı’yı da çağırırım, Ferhat Gündoğdu’yu da çağırırım. Ferhat Gündoğdu ne demişti? ‘Burada 1 dakika bile durmaması gereken insanlar var’ demişti. ‘Sen ne diyorsun?’ diye sorarım. Gerçekten çözüm isteniyorsa… Bir hakemimiz boşanma davasında eşi sahte sağlık raporlarından bahsetti. Başka bir yorumcu TFF’nin buna karşı yayınladığı sağlık raporlarının sahteliğini anlattı. Bir gazeteci bir takımla ilgili yasa dışı bahis, kara para aklama, onlardan bahsetti. Kasımdan önce federasyon binası kurşunlanmıştı, ‘sarhoş’ falan denildi, onun da ne olduğunu bilmiyoruz. Samsunspor başkanı kendisine bir kulüp tarafından şike teşvik primi yapıldığını anlattı. Eyüpspor başkanı Murat Bey kendisine bir takım futbolcularından ve başka bir takım kalecisinden SMS geldiğini anlattı. Sayın Erden Timur bana Lale Orta’nın görüntüler yolladığını söyledi. Hem Galatasaray hem Fenerbahçe federasyona soruşturma açılmasını istedi, sözlü ifade istendi. Soruşturma açıldı ama sözlü ifade için gelen giden yok. Eski hakem Serkan Çınar İzmirli hakem grubu tarafından görevli olduğu müsabakada VAR hakemlerinin kendisine başka görüntü göstermek suretiyle yanlış kararlar vermesine yol açtıklarını ve bu sebeple hakemlik görevini bıraktığını iddia etti. Eski hakem Ali Palabıyık TFF tarafından mobinge uğradığını söyledi. Arkadaşlar bunlar 6 haftada yaşanan konular. Federasyon gerçekten Türk futbolunda temizlik istiyorsa işte malzeme burada. Biz de federasyonla son yaptığımız toplantıda temiz futbol için ortak komisyon kuralım istedik. ‘Tamam’ dediler, onlar birilerini belirlediler, biz de isim vereceğiz ama son yaşananlardan sonra o konuda hala istiyorlar mı onu zaman gösterecek. Konjonktür çok müsait. Arzu etmek elde etmenin yarısıdır. Bizi böyle büyüttüler. Yeter ki arzu etsinler, biz bu işin dibine sonuna kadar ineriz.
Bazı başkanlar bir federasyonu n faaliyet raporunda ceza kalemi var ve ceza kaleminin yüzde bilmem kaç bütçesinin arttırılması var. Biz AİHM’e gittik. Başvurularımız uzun sürdü ama artık onlar da alıştılar. Başkanlara da tavsiye ettim, ‘siz de gidin’. Biz daha yeni 47 bin Euro geri aldık. Ne yazık ki bunu federasyon ödemiyor, İçişleri Bakanlığı ödüyor. Uzlaştık. Ama ifade özgürlüğüne büyük bir engeldir. Kulüplerimize de istiyorsanız yardımcı olalım, AİHM’e giden herkes bu konuda kesilen cezaları geri alabilecek. Bugün demişler ki, para cezası ve hak mahrumiyetinin sütüne yeni bir şeyler gelecek… Bu böyle cezayla, disiplinle olacak şeyler değil. Arzu ve irade varsa yeni sayfa açmak için malzeme hazır.
Bu ülkede yaşanmaması gereken çok talihsiz olaylar yaşandı. Bir tanesi de Fenerbahçe Spor Kulübü’nün otobüsünün kurşunlanması. Maçlar devam etti hatta biz tehdit edildik maça çıkmayan cezasını çeker gibilerinden. Burada duygu patlaması yaşanıyor. Bu Türk futbolu için bir milattır. Bunu milat olarak sayıp gerçekten samimi bir şekilde gereken irade ve cesaretle biz bu işleri çözebiliriz. Hakemler maçlara çıkar çıkmaz şu an o konuda yorum yapmak istemiyorum. Benim hakemlerle ilgili genel düşüncelerimi biliyorsunuz.
Passolig de bizim için çok büyük bir maliyet, %15-16’larea çıkan bir maliyet. Kolluk kuvvetlerimiz, polislerimizin mesai dışı çalışmaları, onların yevmiyeler, zaten özel güvenlik de tutuyoruz. Bunlar bizler için çok büyük masraflar. Bir konser olduğu zaman veya seçim zamanı mitingler olduğu zaman partiler polislere para veriyor mu bilmiyorum. Bu konuda devletimizden yardım istedik çünkü gelirleri bir yere kadar artırabiliyoruz, bazı masrafları indirmemiz lazım. Öyle polisiye tedbirlerle bu işleri çözemeyiz. Sayın başkan cezalarla disipline edebileceğini düşünüyor, olmuyor. Geçmişte de olmadı, bugün de olmuyor. İçeride başkanlarımız yedikleri cezaları anlattılar. Bazılarının 1 aylık maaşı kadar cezalardan bahsediliyor. Sevk edenler de kim ona da bakın. Sevk edenler kim? Resmi insanlar mı, danışmanlar mı? Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bu hafta olmasa da önümüzdeki hafta bütün bu konularla ilgili yapacağımız açıklamalar olacak. Tekrar teşekkür ediyoruz.”