Hukuk İşlerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyemiz Fethi Pekin’in açıklamaları şu şekilde:
GENERAL HARINGTON KUPASI’NIN 98. YIL DÖNÜMÜ VE HER ZAMAN KALBİMİZDE OLAN BİR BAŞARIDIR
29 Haziran 1923 tarihinde Fenerbahçemizin, İşgal kuvvetlerini efsanemiz Zeki Rıza Sporel’in iki golüyle 2-1 mağlup ederek müzesine götürdüğü General Harington Kupası’nın kazanılışının 98. yıl dönümünü değerlendirerek sözlerine başlayan Hukuk İşlerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyemiz Fethi Pekin, “Ne güzel tesadüf ki sizler de beni bugün stüdyolarınızda ağırlıyorsunuz. General Harington Kupası’nı kazandığımızdan beri 98 yıl geçmiş. Tabii unutamadığımız bir zafer. Her zaman kalbimizde olan bir başarıdır. Fenerbahçe onun benzeri çok mücadeleler verdi. Son zamanlarda verdiğimiz mücadeleleri de bu programda anlatacağız ve sizlere bana bu imkanı verdiğiniz için teşekkür ederiz.” dedi.
FENERBAHÇE KONGRE ÜYESİ OLMANIN BİRİNCİ VE ASLİ ŞARTI KONGRELERİMİZE KATILMAK VE ORADA OY KULLANMAKTIR, ONUN İÇİN KATILANLARA BİR KEZ DAHA TEŞEKKÜR EDERİM
25-26 Haziran tarihleri arasında Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’nde gerçekleştirilen Fenerbahçe Spor Kulübü Olağan Seçimli Genel Kurul Toplantısı’nı değerlendiren Yönetim Kurulu Üyemiz Fethi Pekin, “Öncelikle buradan Başkanımıza teşekkür ederim, beni tekrar göreve layık gördüğü için. Aramızdan ayrılan yönetim kurulu üyelerimize teşekkür ediyorum; başta Sayın Burhan Karaçam, Sayın Şaban Erdikler, Sayın Turhan Şahin, Sayın Sevil Zeynep Becan ve Sayın Metin Sipahioğlu’na teşekkür ediyorum. Onlarla birlikte 3 sene çalışmak, onlarla arkadaşlık ve dostluk kurmak, onlarla omuz omuza Fenerbahçemiz için bir şeyler yapmaya gayret etmek beni çok sevindirdi. Sonrasında yönetim kurulumuza yeni dahil olan arkadaşlarımız, onlara da bu son derece kutsal ancak bir o kadar da zor görevde başarılar diliyorum. Onlarla da beraber omuz omuza iyi şeyler yapacağımıza inanıyorum. Zor bir ilk 3 yıl geçti, tecrübeler kazandık. Özellikle ben kendi şahsım adına konuşursam büyük tecrübeler edindim. Başkanımız da keza öyle, diğer yönetim kurulu üyelerimiz de öyle. Ve ikinci dönem için tekrar kongre üyelerimizin takdiri ile seçildik, görevimize başladık. Dün mazbatamızı aldık, ilk yönetim kurulu toplantımızı yaptık, görev dağılımımızı yaptık. Benim ne görevde olacağım belli, farklı bir görevde değilim. Alper Bey ile beraber Hukuk İşlerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesiyim. Biraz kongreye girelim: Kongremizi bildiğiniz üzere pandemiden dolayı istediğimiz tarihte yapamadık, pandemi kısıtlamalarından ve yasaklarından dolayı. İki kere de ertelemek zorunda kaldık. Kısmet 25-26 Haziran’aymış, cuma ve cumartesiye denk geldi. Hem pandemi olması hem yaz olması hem çok sıcak olması hem tek adaylı bir kongre olması hem ilk gün gündemde çok madde olmasına karşın bana sorarsanız çok yoğun bir katılımla, 7 bine yakın oyla Sayın Başkanımız ve Yöneticileri, tekrar göreve seçildiler. Bana sorarsanız bu oy oranı Ali Başkanın aldığı oy sayısı bir güvenoyudur. Buradan katılan kongre üyelerimize teşekkür ediyorum. Birçok kongre üyesiyle sohbet etme imkanım oldu. Özellikle ikinci gün hepimiz, bütün yönetim kurulu üyeleri sahadaydık. Zaten Başkanı izlemişsinizdir, yaklaşık 4-5 saat kongre üyelerimizin herhalde tamamına yakınıyla fotoğraf çektirip isteyenlere de imza verdi. Bizler de keza öyle, kongre üyelerimizle yakından ilgilenmeye gayret ettik. İlgilendiğimizi de düşünüyorum. Ankaralardan, Anadolu’nun çeşitli şehirlerinden, yurt dışından Chicago’dan bile gelen kongre üyelerimiz vardı. İstanbul dışından katılanlara özellikle teşekkür ediyorum. Fenerbahçe Kongre Üyesi olmanın birinci ve asli şartı kongrelerimize katılmak ve orada oy kullanmaktır. Bu demokrasinin de şartıdır. Onun için katılanlara bir kez daha teşekkür ederim. Birinci gün bildiğiniz üzere 20 maddelik bir gündemimiz vardı. Açılış konuşmasını yapma şerefini bana verdiler. Kısa bir konuşmayla açılışı yaptık. Sonrasında da gündem maddelerine geçildi. Uzunca bir zaman aldı ama gündemdeki tüm maddeler de Kongre Üyelerimizin olumlu yaklaşımıyla, oylarıyla birçoğu oy birliğiyle bazıları da oy çokluğuyla geçti. Ben de sabahın erken saatlerinde eşimle beraber stadımıza geldim. Tabii benden önce Vefa Bey’le röportaj yaptınız, başımızdan eksik olmasın. Buradan Vefa Başkana çok çok çok teşekkür ediyorum, kongredeki süreci son derece iyi yönettiği için. Zaten kendisinden başka bir şey de beklenmez. Bu konuda herhalde aramızdaki en tecrübeli Fenerbahçeli Sayın Vefa Küçük’tür. Sonrasında kendi sandığım olan 27 numaralı sandığa, tabii sizin program saatiniz saat 10.00’la Vefa Bey’in sandıklar saat 10.00 itibarıyla açılacak anonsu çakıştı. Ben de 2-3 Kongre Üyemiz vardı, izin istedim, ‘İlk oyu ben kullanmak istiyorum, totem yaptım’ dedim. Onlar da anlayış gösterdiler, onlara da buradan teşekkür ediyorum. 27 numaralı sandıkta da ilk oyu ben attım. Daha sonrasında da ilk iş olarak siz ‘Fener Yolu’ diyorsunuz, ben ‘3 Temmuz Tüneli’ diyorum. Orayı gezdim. Orada da sırada hanımefendi bir kongre üyemiz vardı, yanılmıyorsam 70’li yaşlarında… Hiç üşenmeden Ankara’dan kalmış gelmiş, onunla da ayaküstü sohbetimiz oldu ve beni duygulandırdı. Bunlar güzel şeyler. Sandıklar kapanana kadar diyebilirim hepimiz sahada kongre üyelerimizle ayrı ayrı ilgilenmeye çalıştık. Onların fikirlerini, önerilerini, eleştirilerini dinledik. Saat 17.00 olduğunda da sandıklar kapandı ve sonrasında sayıma geçildi. Hepinizin de bildiği gibi 7 bine yakın oyla Başkanımız tekrar başkanlığa seçildi. Hayırlı olmasını diliyorum. Çok güzel oldu. Niye Fenerbahçe Cumhuriyeti deniliyor? Fenerbahçe, çok büyük bir camia. Fenerbahçe’nin kongre üye sayısı, 35 bine geldi, temsilci üye sayısı 10 bini geçmiş… Bu büyük bir aile! Türkiye’deki dernekler arasında da çok büyük bir dernek. Onun için burada farklı fikirler olması, bazı konuların bazı Kongre Üyelerimiz tarafından eleştiriliyor olması, bazıları tarafından aynı konunun destekleniyor olması… Gayet normal şeyler. Zaten demokrasi dediğiniz şey de budur. Farklı fikirlerin tartışılabildiği, dostça tartışılabildiği, kutuplaşmadan, Fenerbahçe’nin menfaatleri gözetilerek tartışılabildiği bir kongre geçirdik. Çok da güzel oldu. Her katılana tekrar teşekkür ediyorum. Allah utandırmasın.” şeklinde konuştu.
FENERBAHÇEMİZİN NASIL YIKILMAZ BİR DUVAR OLDUĞU, FENERBAHÇE’YE YAPILAN HERHANGİ BİR HAKSIZLIK KARŞISINDA NASIL BİR DURUŞ SERGİLEYECEĞİNİ ORADA GÖRDÜK
3 Temmuz Kumpası’nın 10. yılına özel yapılan ‘Fener Yolu’ ve ziyaret esnasında hediye edilen ‘Haklıydık Kazandık’ yazılı bayrak ile ilgili görüşlerini paylaşan Fethi Pekin, “Bunun fikir babası Sayın Alper Pirşen’dir. Seçimden önce yaptığımız son yönetim kurulu toplantısında sanırım onun da aklında bir ateş çaktı, müthiş bir fikir ve bu fikri hepimizle paylaştı. Hepimiz de bu fikre bayıldık. Sayın Simla Bayazıt sağ olsun bunun organize edilmesini üstlendi, çok da iyi bir iş çıkardı. Buradan Simla’ya da çok teşekkür ederim. Siz de kongrenin ikinci gününde gördünüz. Tahminimce gelen herkes ziyaret etti. Kuyruk stadın çıkışına kadar gidiyordu. İnanılmaz bir görüntü. Herhalde 35-40 derece sıcağın altında böyle bir şeyi görmek beni çok duygulandırdı. Çok mutlu etti. Fenerbahçemizin nasıl yıkılmaz bir duvar olduğu, nasıl bir birlik ve beraberlik içinde olduğu, Fenerbahçe’ye yapılan herhangi bir haksızlık karşısında nasıl bir duruş sergileyeceğini orada gördük. ‘Fener Yolu’ sonunda hediye edilen bayrak da çok iyi bir fikirdi. Bildiğiniz üzere cumartesi günü 3 Temmuz 2021. 3 Temmuz, Fenerbahçe’ye yapılan hain saldırının, darbe girişiminin 10. yıl dönümü. Bu vesileyle bu hafta kongremizden beri bu hafta içerisinde bir takım etkinlikler yapmayı düşündük. Ve bunlar için kongremizde düğmeye bastık. Bayrak da bunun bir parçasıydı. O bayrağımızda da ve ayrıca dün Başkanımız, Fenerium yöneticilerimize çok talep geldiğini de söyledi ve ‘bu bayraktan bastıralım, taraftarlarımız, camiamız bayrağı istiyorlar’ dedi. O nedenle tahminimce yakında Fenerium mağazalarımızda bu bayrağı göreceksiniz. Hepinizin almasını tavsiye ederim. Bir köşeye koyun ve saklayın, ömür boyu saklayın.” ifadelerini kullandı.
88 sanığın yargılandığı Fenerbahçemize kurulan Kumpas Davası’nda mahkemenin açıkladığı hükmü ve süreci de değerlendiren Pekin, “Şimdi bunlar birbirinden ayrılmıyorlar ancak birbirinden farklı süreçler. İkisini birlikte ama bazen ayırarak bazen birlikte değerlendirelim, tercihim bu. Birazcık bunun dışına çıkayım: Fenerbahçemizin yapısının ne olduğunu, nasıl bir organizasyon şemasına sahip olduğunu birazcık camiamız yakından tanısın, anlasın diye çok kısa vaktinizi alacağım. Fenerbahçe Spor Kulübü, bir dernek statüsünde bir tüzel kişilik. Bunu bir holding şirketi gibi düşünün. Tepede Fenerbahçe Spor Kulübü Derneğimiz var. Bildiğiniz üzere kamu yararına kurulu bir dernek. 1994 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına kurulu dernek sıfatını almış bir spor kulübü. Bu sıfata sahip o kadar çok spor kulübümüz yok. Bu holding diye tanımladığım spor kulübümüzün altında iki tane saç ayağı var. Bunlardan bir tanesi spor kulübümüzün, derneğimizin %67’sinin hissedarı olduğu Futbol A.Ş., halka açık, SPK’ya tabi. Onun altında da Fenerium var. Diğer saç ayağının altında çeşitli iştiraklerimiz var. Burada stüdyosunda oturduğumuz Fenerbahçe Televizyonu, bu bir tüzel kişilik. Radyo Fenerbahçe ayrı bir tüzel kişilik. Fenerbahçe Turizm ve Catering ayrı bir tüzel kişilik. Fenerbahçe Spor Okulları ayrı, Fenerbahçe Koleji ayrı, Fenerbahçe Üniversitesi ayrı gibi birçok iştiraki var. Gayrimenkulleri var, çok sayıda çalışanı var, çok sayıda sporcusu var, çok sayıda teknik kadrosu var. Konsolide olarak söylüyorum, yaklaşık 2 bine yakın çalışanımız var. Farklı farklı sektörlerde icra eden tüzel kişilikler var. Mesela sizin mensubu olduğunuz televizyonu örnek verelim. Televizyon dediğiniz şirketler lisansa tabi şirketlerdir. Bunların da denetçisi RTÜK’tür. Aynen banka ve finans kuruluşları gibi. Nasıl onları BDDK denetliyorsa, burada da RTÜK denetimindedir. Ayrı bir uzmanlık alanı gerektirir. Bunlar çok karmaşık mevzuatlara tabi sektörlerden birisidir televizyon, medya. Eğitim keza öyle. Onun için burada bu görevi yapmak başta da dediğim gibi son derece kutsal ama bir o kadar da zor. Hele hele iş hukuk olunca bu hem tehlikeli hem son derece gizli. Kulübümüzün mahremi bu. Ve sıfır hatayla yapmanız gereken bir görev bu. Biz de sıfır hatayla elimizden ne geliyorsa Fenerbahçe’nin menfaatleri doğrultusunda Alper ve ben başta olmak üzere hukuk departmanımızdaki avukatlarımız, dışarıdan hizmet aldığımız hukuk bürosu, bizim hukuk büromuzun avukatları, keza Alper Bey’inkiler. Zaman zaman ceza alanında hizmet aldığımız avukatlarımız, yurt dışındaki avukatlarımız gibi hukuki desteklere ihtiyacı olan bir yapı. Bu gayet de doğal. Biz bunu hakkıyla yapmaya gayret ediyoruz.” şeklinde konuştu.
BİZ FENERBAHÇELİ OLARAK BU KONUDA ÇOK HASSASIZ, SİNİRLİYİZ
3 Temmuz sürecini detaylıca aktaran Yöneticimiz Fethi Pekin, “Davalara gelelim, 3 Temmuz davasıyla başlayalım. Çünkü operasyon 3 Temmuz’da düğmeye basılan bir operasyon. Şimdi biraz onun gerisine gidelim, 2010 yılının sonuna doğru. Hiç alakası olmayan bir soruşturma. Giresun’da bir darp olayı. Bu darp olayındaki şüphelilerin teknik takibe alınması neticesinde onlardan birisinin o dönemin federasyon başkanı Sayın Mahmut Özgener’le konuşması ve sonrasında kendisinin de takibe alınması. Ondan sonra Mahmut Özgener’in Sayın Aziz Yıldırım’la görüşmesi keza ondan sonra başkanımızın teknik takibe alınması, dinlenmeye başlanması. Diğer yöneticilerimizin, çalışanlarımızın… Var oğlu var yani. Bu süreç 8-9 ay sürüyor. Devamlı süre uzatma izin talepler. Süreler uzatılıyor soruşturmayla, dinlemelerle ilgili. Bu böyle kurgulanıyor, kurgulanıyor, kurgulanıyor… Tam bir kumpas. Bunu böyle işlemişler nakış gibi. Ben size bir örnek vereyim. Tapelerden bir örnek vereyim. Sayın Mahmut Özgener sekreterini arıyor, asistanını. Mahmut Özgener tütün tüccarı. Yayla tütünü diye bir tütün çeşidi vardır. Yayla tütününün piyasa fiyatını soruyor. Onu nereye bağlıyorlar biliyor musunuz? Topuk Yaylası’na. Açın okuyun hepsini, tapeleri. Yok efendim tapeleri kabul etmişlermiş, bilmem neymiş. Bu şeylerin arkasına sığınmak da bir rakip takımımıza hiç yakışmıyor. Hiç yakıştıramıyorum. Kimse çıkıp da FETÖ seviciliği falan yapmasın. Ondan sonra düğmeye basıyorlar ve operasyon başlıyor. Daha fezleke yazılırken. Dünyanın neresinde görülmüş bir Emniyet Müdürlüğü’nün web sitesinden bunun anons edilmesi. Nerede görülmüş. Medyanın desteğiyle, onların yandaşı medyanın desteğiyle –FETÖ yandaşından bahsediyorum- köpürt bunu, bütün kamuoyuna sanki Fenerbahçeli yöneticiler, başkanımız şike yapmış intibasını uyandır, inandır, sonra da düğmeye bas, operasyonu yap. Ya Aziz Bey’in adresini Metris diye yazmışlar. Adam daha adımını içeri atmamış bu arada. Böyle bir şey olabilir mi? Dünyanın neresinde görülmüş böyle saçma sapan şeyler. Dahası var. Bitmiyor. Bu yargılama süreci devam ediyor. Biliyorsunuz ilk önce ceza alıyorlar, hapis yatıyorlar. Sonra yeniden yargılanma süreci. Sonra beraat ediyorlar. Bir kere beraat ediyorlar, o beraat kararını eften püften bana sorarsanız usuli sebeplerden dolayı bozuluyor. Yok tebligat yapılmamış… Doğrudur, olabilir. Eften püften diyerek kimseyi de buradan rencide etmeyelim ama biz Fenerbahçeli olarak bu konuda çok hassasız, sinirliyiz. Ondan sonra biliyorsunuz tekrar birinci derece mahkemesine gidiyor, tekrar beraat kararı çıkıyor. Bir daha usuli yönden bozuluyor ve en sonunda 6 Kasım 2020 tarihinde 16. Ağır Ceza Mahkemesi iki dosyaya da ayırmak suretiyle tüm yargılananların beraatına karar verdi. Yanılmıyorsam o duruşmadan sonra televizyonumuzda verdiğim demeçte Sayın Cumhuriyet Savcımızın mütalaasının bir ders niteliğinde olduğunu söylemiştim üzerine basa basa. Salonda da bazı meslektaşlarım aynı şeyi söyledi; mesela Sayın Faik Işık aynı şeyi söyledi, Sayın hocamız Köksal Bayraktar aynı şeyleri ifade etti.
ONAMA KARARININ BİR AN EVVEL ÇIKMASINI İSTİYORUZ
3 Temmuz süreciyle ilgili detaylar aktarmaya devam eden Pekin, “Sonra ne oldu? Geçtiğimiz nisan ayının ortaları, yanılmıyorsam 14 Nisan’dı. Dosya Yargıtay’a gitti tabii 16’dan sonra çünkü temyiz edildi. Ve Yargıtay Başsavcımız beraat yönünde mütaalasını verdi. Şimdi artık burada bekleyen, beklenilecek bir şey kalmadı. Burada artık onama kararının çıkması gerekiyor. Biz onu bekliyoruz ve bir an evvel çıkmasını istiyoruz. Çünkü bu gerçekten çok uzadı. Fenerbahçe camiası acı çekiyor. Sütten çıkmış ak kaşık gibi olduğumuzu bildiğimiz bir konuda bu kadar yıpratılmak, bu kadar aşağıya çekilmeye gayret edilmek, bu kadar saldırılmak bizim camiamızı çok üzüyor. Onun için ben rica ediyorum. O dosyanın sağ üst köşesinde çok önemli bir not var. Resmi bu. Bu dosyada zaman aşımı var diyor. Yakın zamanı işaret ediyor. Onun için buradan rica ediyorum ilgili yargı mensuplarından. Bir an evvel beraatların onanma kararını versinler. Rica ediyorum. Bizim beklentimiz bu davanın zaman aşımıyla ortadan kalkması değil. Eğer öyle bir şey olursa bu camia çok üzülür, bu camianın canı sıkılır. Biz bunları hak etmiyoruz. Onun için adalet bir an evvel tecelli etsin. Benim isteğim, benim yakarışım, yalvarışım bir an evvel, keşke adli tatilden önce beraatların onanmasıdır.
FENERBAHÇE TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDEKİ EN BÜYÜK, EN KUDRETLİ, EN ETKİN SİVİL TOPLUM KURULUŞU. BAŞKASINI KİM NİYE HEDEF ALSIN?
Ergenekon Davasının gerekçeli kararında ve Cumhurbaşkanlığının 10 soruda FETÖ neyin nesidir soru cevap çalışmasında Fenerbahçe adının geçiyor olmasıyla ilgili Yöneticimiz Fethi Pekin, “Çok önemli bu ikisi. Şimdi Fethullahçı Terör Örgütünün ilk çarptığı duvar Fenerbahçe’dir. Bunlar Fenerbahçe’yi ele geçirmek istemişler. Nereden biliyorsun diyeceksin. Apaçık ortada da iki soru sorulabilir burada. Biri nereden biliyorsun? Diğeri, Niye Fenerbahçe? İkisine de cevap vereyim. Nereden biliyorsun? Şuradan biliyorum. Bir somut örnek vereyim. Silivri’de bir duruşma esnasında görgü tanıklarından biri, -mahrem imam mıymış neyse-, onların yaptığı bir toplantıda ne zaman, kimlere, nasıl operasyon yapılacağı bilgisini, basının Hidayet Karaca üzerinden nasıl yönlendirileceği, nasıl bir tuzak kurulduğu, nasıl bir plan yaptıklarını konuştuklarını söylüyor. Bu görgü tanığı değil, itirafçı. Bunun dahası yok. Bu kadar açık ve net. Kumpas Davası’na geleceğiz. Orada ne cezalar aldıklarını herkes gördü. Bu böyle. Bu Fenerbahçe’ye yapılan hain saldırıyla bizim milletimizin uyandığını sadece ben düşünmüyorum. Biliyoruz. Dolayısıyla mücadele buradan başladı. 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi. O aradaki süreçte Ergenekonlar, Balyozlar, bütün hain saldırılar devletin her müessesesine karşı. Bunlardan biri de Fenerbahçe. İlki Fenerbahçe. Niye Fenerbahçe? Fenerbahçe Türkiye Cumhuriyeti’ndeki en büyük, en kudretli, en etkin sivil toplum kuruluşu. Başkasını kim niye hedef alsın?
BUNUN HESABINI VERMEYE DEVAM EDECEKLER. BU BÖYLE BİTMEZ. BİTMEYECEKTİR DE, ÇALIŞMALARIMIZI DEVAM ETTİRİYORUZ
Fenerbahçe’nin suçsuzluğunun hukuk önünde de kanıtlanması ve binlerce yıllık cezaların çıkmasının ardından nasıl bir yol haritasının çizileceğini ise Fethi Pekin, “Bu çok hassas bir konu. Onun için buradan her şeyi paylaşmam mümkün değil. Başkanımız ve diğer yöneticilerimizle beraber katıldığımız karar duruşmasında değerli mahkeme heyeti kararını verdi. 1492 yıl da yiyen var, 500 bilmem kaç yıl da yiyen var, 300 bilmem kaç yıl yiyen de var, oradaki polislerin hepsi, tamamı, bu operasyonu Fenerbahçe’ye yapan tuzağın içindeki oyuncuların tamamı bu çeşitli ağır cezalara çarptırıldılar. Bunların bazıları firarda. Birileri sizce niye firar eder? Herhalde bir şeyler yapmışlar ki bir şeylerden korkuları var ki kaçıyorlar. İnsan durduk yere masumsa firar eder mi? Sayın Aziz Yıldırım, Fransa’dan Türkiye’ye gelmedi mi, kendisi hakkında tutuklama kararı varken. Demek ki birisinden biri yanlış bir şey yapmış. Hangisi yapmış ortada. Biz orada son derece önemli tarihi bu karar açıklanırken biz orada, duruşma salonundaydık. Bu göreve geldiğimden günden itibaren de ben hiçbir duruşmayı kaçırmadım. Tabii bazı duruşmalar, 10’ar, 15’er gün, birer ay sürdü. Tabii her gün sabahtan akşama kadar orada değildim ama bizim avukatlarımız oradaydı. Başından beri takip eden avukatlar, değişen bir şey yok. Onlarla da son derece iyi ilişkiler içerisinde omuz omuza bu mücadeleyi veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Buradan onlara da teşekkür ediyorum. Hem Sayın Naim Karakaya’ya hem de Sayın Fesih Delidere’ye, hem hukuk departmanı avukatlarımıza başta Özge Tokarlı ve Yiğit Coşkun olmak üzere her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Burada kararlar içerisinde biliyorsunuz iki tane ben orada duruşmadan çıktıktan sonra da televizyonumuza verdiğim kısa demeçte üzerine basmıştım. Burada iki tane isnat edilen suç var. Suç, isnat edilen değil sabit. Suçlardan birisi iftira ve zincirleme iftira. Bir polis memuru ben onlara polis memuru demeyi bile uygun bulmuyorum da her neyse bir tanesi 70 küsur kere, bir tanesi 60 küsür kere, zincirleme bu. Ayrı ayrı yapıyorlar. Bir kere, iki kere değil, 10’larca kere. Her birinden de ayrı ayrı cezaları yediler. En ağır şekilde cezalandırıldılar. Bir de utanmadan o saygın o son derece zorlu görevi icra eden etmeye çalışan mahkeme heyetini tehdit etmişler. Kim oluyorsun sen! Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin hakimleri. Türkiye Cumhuriyeti’nin savcısı o. Sen kimi tehdit ediyorsun. Bunun hesabını soracaklar, soracağız. Bunun hesabını vermeye devam edecekler. Bu böyle bitmez. Bitmeyecektir de, biz de bu beyanda çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. 3 sene önce göreve geldik, daha öncesinde de ben bu dosyayı biliyorum. Daha öncesinden de bildiğim bir dosya. Başlangıcından beri bildiğim bir dosya. Biz de gökten zembille inmedik. Dersimize çalıştık. Benden bir önceki aynı görevde olan Şekip beyle de en son zamanda özellikle daha bir hafta olmadı, kendisi de katkı veriyor. Toplantılarımız oldu, olacak, olmaya da devam edecek. İstişare ediyoruz. Ne yolu izleyelim, stratejimiz nasıl olsun? Kime ne davası açayım. Burada husumet iletebileceğimiz birkaç kurum, kuruluş var. Polis memurları nerenin çalışanı onlar, emniyet, emniyet nereye bağlı İçişleri Bakanlığı. Hakimler, savcılar o firardekiler, nerenin çalışanı, görevlisi, Adalet Bakanlığı. Şimdi Federasyon, o dönemin Federasyonu. Daha soruşturma aşamasında olan bir konuda alelacele men kararı vermişsin. Sen bunu neden bekletici sebep sanmıyorsun. Ne olurdu, ben onu çok merak ediyorum. Bunu bekletici sebep sayıp, yarın öbür gün bunun neticeleri, yani Yargıtay’da kesinleşmesi bittikten sonra bir karar alınsaydı ne kaybedilirdi ben bunu anlamış değilim. Bunun acelesi neydi. Infantino’ya yolda savcıya götürürlerken o firardaki savcıya götürürlerken ilgili Yönetim Kurulu üyesine soruyor? ‘Fenerbahçe’nin şike yapmama ihtimali hiç mi yok diyor. %1 bile mi yok diyor.’ ‘Yok’ diyorlar. Bir de böyle yönlendirenler de var bu işin içinde. Burada sadece o yargılananlar değil, daha onlara da sıra gelecek. Onlara da sıra gelecek. Böyle ok yaydan çıktı. Bu ok yaydan çıktı, onlara da sıra gelecek, bunun medya ayağına da sıra gelecek. Hepsine, kim müsebbibi ise sıra gelecek.” sözleriyle açıkladı.
FENERBAHÇE LEKESİZ, TERTEMİZ, BEMBEYAZDIR. ZATEN BU YARGI KARARLARI DA BUNU GÖSTERİYOR. UĞRAŞTILAR, UĞRAŞTILAR BİZE KARŞI AÇTIKLARI BÜTÜN DAVALARI KAYBETTİLER
Yöneticimiz Fethi Pekin sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Şimdi 6 Kasım 2020. Çok da manidar bir tarih. Şahane bir tarih. 16. Ağır Ceza’nın verdiği kararın günü. Oradan bu sevindirici karar çıkınca, tabii bunlar buruk sevinç. Sevindirici diyorum da tabii zil takıp oynamıyoruz. Çektiğimiz acılar, hele hele hapis yatanların çektiği acılar, onların bir karşılığı yok. Onları hiçbir şekilde kimse tatmin edemez diye düşünüyorum. Hapis yatmışlar, olmadık yere. Suç işler yatarsın, işlemeden yatmak kadar herhalde ağır ve zor bir şey olmasa gerek diye düşünüyorum.
Biz o noktadan sonra çalışmalarımızı hızlandırdık. Bu nereye dediğim gibi; TFF, UEFA, Mali Hazinesi, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı oraya… Çünkü bir zarar var. Şu zarar meselesini de biraz tartışalım. Bizim hukukumuzda Anglo Sakson hukuku değil burası Kara Avrupa hukuku. Anglo Sakson hukukunda televizyonlarda gördüğünüz o Amerikan dizilerinde falan seyrettiğiniz şekilde bizim hukukumuz öyle değil. Bizim hukukumuzda zararın gerçek zararın karşılığı olabiliyor. Bu ne demek? Hukuk Fakültesi birinci sınıfında bu öğretilirken şu örnek verilir: Komşunuzun tavuğunu öldürürsünüz, atıyorum tavuk 3 yıl daha yaşayacak. 3 sene zarfında da 100 yumurta yumurtlayacak. Hem tavuğun bedelini hem de ileride yumurtlayacağı yumurtaların bedelini tanzim edemezsiniz. Gerçek zarar tavuğun bedelidir. Bizim hukukumuz böyle ama Amerikan hukuku, Anglo Sakson hukuku öyle değil. İngiltere öyle değil, bizimkisi farklı. Bizimkisi İsviçre gibi, Fransa gibi, Almanya gibi. Kara Avrupa, Roma hukuku bunun bazı. Dolayısıyla burada net, gerçek zararlar var. Fenerbahçe’nin manevi zararlarını karşılamak mümkün değil, onun bedeli medeli yok ama diğer gerçek zararları da bir şekilde Fenerbahçemizin, camiamızın, hepimizin beklentisi karşılanması. Bunu da Başkanımız her defasında dile getiriyor. Helalleşeceğiz diyor. Helalleşeceğiz.
Şöyle bir şey oldu. Ben buradan bir rakip takıma da biraz mesaj vermek istiyorum. Yanlış anlamasınlar ama bu geldiğimiz nokta da Kumpas Davası’nın da gerekçeli kararı tahminimce çok yakın bir zamanda yazılır, hepimizin önüne konulur. Bunları okumadan, değerlendirmeden sadece bir rakip tepkisiyle Fenerbahçemize leke sürmeyi bıraksınlar. Fenerbahçe lekesiz, tertemiz, bembeyazdır. Zaten bu yargı kararları da bunu gösteriyor. Uğraştılar, uğraştılar bize karşı açtıkları bütün davaları kaybettiler. FIFA’ya, TFF’ye ve bize açtıkları davaların hepsini kaybettiler. Yetmedi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceklermişler. Buyursunlar, gitsinler. Belki de gitmişlerdir. Ne yapsın yöneticiler, tribünlere oynuyor. Mecburlar, devam etsinler. O da bitecek. 5 sene, 10 sene sonra onu da kaybederler, biter, gider. Orası ayrı mesele. Burada nasıl Ergenekon, Balyoz, 17-25 Aralık nasıl bunlar olduysa, Fenerbahçe’yi de bundan ayıramazsınız. Sizin rakibiniz diye bunu buradan çıkartamazsınız. Orada FETÖ’cüler FETÖ’cüydü de burada FETÖ’cüler iyi mi oldular. Anlamadım ben. Bunun ayrımını yapmamız gerekiyor. Rakip olabiliriz ama birbirimize düşman değiliz. Diğer kulüplere de buradan sesleneceğim. Bir tanesi ben görmedim, bir tane rakibimiz ben dostumuz diyorum, ezeli rakibimiz neyse bir tanesi çıkıp da ‘Hayırlı olsun, ne sevindirici bir karar. Ne eziyetler çektiniz.’ dedi mi? Yakışıyor mu bu. Hadi sürecin başını bırak, şimdi her şey netleşti. Niye bir tepki yok. Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Anlayan biri gelsin.
İki önemli suçun biri iftira, zincirleme iftira diğeri de resmi evrakta sahtecilikti. Bizim Fenerbahçemizin bunların bir terör örgütü mensubu olması falan ilgilendirmiyor. Tabi ki ilgilendiriyor ama bir sonraki süreç için bahsediyorum. İftira, resmi evrakta sahtecilik, daha ne olsun. Yazıyor işte anlattım, yayla tütününü de anlattım.”
Yöneticimiz Fethi Pekin son olarak 12 Mayıs’ta stadımızda yaşananlara ve takım otobüsümüzün kurşunlanması olaylarına değindi. Pekin, “Böyle bir şey var mı? Dünya’nın neresinde bir spor kulübünün futbol takımına suikast girişimi yapıldı ya. Böyle bir şey nerede olabilir, suikast girişimi, var mı buna itirazı olan? Yok. İlk başta taş, maş dediler. Taş, maş geldi hikayeleri. Taş falan geldiği yok. Atmış kurşunu, şoförümüz vuruldu. Şarampolden yuvarlanıp otobüs devrileydi içindeki herkes ölseydi, ne olacaktı? O da bir FETÖ operasyonudur, bana sorarsınız. FETÖ veya meto o da bir operasyon. Şans eseri iki tane kendini bilmez gencin av tüfeği ile yaptığı iş değil o. Peki o günden bugüne bunların failleri bulunamıyor. Nasıl bulunamıyor. Koca Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu. Bunlar nasıl bulunamıyormuş. Birisi bize bunu da anlatsın. Nasıl bulunamıyormuş? Ben merak ediyorum bunun bir izahatını öğrenelim. Hala fail arıyor. Yazık, bu bizim ülkemize, memleketimize yakışmıyor. Yazık, sonra yabancı yatırımcı niye gelmiyor, diyoruz. Gelir mi bunları okuyan, duyan. Olmaz. Diğeri, oradaki aktif polisler o maçtaki tamamına yakını FETÖ’cü çıktı. Hiçbir şey olmuyor, enteresan. Bunları üst üste koyunca kim diyebilir ki Fenerbahçe’ye tuzak kurulmadı. Bunlar birer tesadüftür. Öyle mi? Hepsi birbirlerini tamamlayan şeyler. Bir tanesi öldürmeye kalkıyor, bir tanesi hapse tıkmaya çalışıyor. Sonuçta bitirme gayretinde. O gün stat yanıyordu. Yangının içine daldı Ali Bey, o gün yönetimdeydi. Tutamadık, ben biliyorum. Biz de biber gazını yedik. Gözlerimiz, mözlerimiz maç seyretmeye, böyle maç mı olur. Futbol bu futbol. Eğlence sektörü, spor bu spor. Bu camiayla ne alıp veremediğiniz var. Düşün yakamızdan. Biz sporumuzu yapalım. Bu çok büyük, etkin ve güçlü sivil toplum kuruluşudur. Bunun tepkileri sert olur. Bunun canını yakmayın, bakın duvara çarptılar. Duvara çarptı, sekemedi de, yapıştı, aşağıya doğru düştü gitti. 3 Temmuz duvarı o.” dedi.